22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

62 — BİRİNCİ CİLD, 104. cü MEKTÛB<br />

Bu mektûb, Perkene şehri kâdîlarına yazılmış olup, baş sağlığı dilemekdedir:<br />

Merhûm hazretin ölümünün acısı, her ne kadar pek şiddetli ve çok çetin ise de,<br />

kul için, sâhibinin işinden râzı olmakdan başka çâre yokdur. İnsan, bu dünyâda kalmak<br />

için yaratılmadı. Dünyâda iş yapmak, çalışmak için yaratıldık. Çalışmalıyız!<br />

Çalışıp da, kazanıp da ölen bir kimse için korkacak birşey yokdur. Hattâ, böyle ölmek,<br />

bir devlet ele geçirmekdir. Ölüm bir köprü gibidir. Sevgiliyi sevgiliye kavuşdurur.<br />

Ölmek, felâket değildir. Öldükden sonra başına gelecekleri bilmemek felâketdir.<br />

Ölülere, düâ ile, istigfâr etmekle, onun için sadaka vermekle yardım etmek,<br />

imdâdlarına yetişmek lâzımdır. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu<br />

ki: (Ölünün mezârdaki hâli, imdâd diye bağıran, denize düşmüş kimseye benzer.<br />

Boğulmak üzere olan kimse, kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, meyyit<br />

de, babasından, anasından, kardeşinden, arkadaşından gelecek bir düâyı gözler.<br />

Kendisine bir düâ gelince, dünyânın hepsi kendine verilmiş gibi sevinmekden<br />

dahâ çok sevinir. Allahü teâlâ, yaşıyanların düâları sebebi ile, ölülere dağlar gibi<br />

çok rahmet verir. Dirilerin de ölülere hediyyesi, onlar için düâ ve istigfâr etmekdir.)<br />

[(Düâ), istemek demekdir. Aç bir adamın, iştihâlı olduğu bir zemânda yiyecek<br />

istemesi gibidir. Îmân ile ölenlere hatm-i tehlîl yapmak, ya’nî yetmişbin Kelime-i<br />

tevhîd okuyup, sevâbını rûhuna hediyye etmek çok fâidelidir. Fekat, bu zemânda<br />

îmân ile giden pekazdır. (Makâmât-i Mazheriyye)de diyor ki: (Hadîs-i şerîfde, (Bir<br />

kimse, kendisi için veyâ başkası için yetmişbin aded Kelime-i tevhîd okursa, günâhları<br />

afv olur) buyuruldu. Mazher-i Cân-ı Cânân “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz”<br />

hazretleri, fâhişe bir kadının kabri yanına oturmuşdu. Kabre teveccüh eyledi.<br />

[Ya’nî hâtırına başka hiçbirşey getirmeyip; yalnız onu düşündü.] Bu mezârda<br />

Cehennem ateşi var. Kadının îmânlı olmasında şübhe ediyorum. Rûhuna<br />

(Hatm-i tehlîl) sevâbı bağışlıyacağım. Îmânı varsa, afv olur buyurdu. Hatm-i tehlîlin<br />

sevâbını bağışladıkdan sonra, elhamdülillah îmânı varmış, Kelime-i tayyibe<br />

te’sîrini gösterip azâbdan kurtuldu buyurdu.) (Menâhic-ül-ibâd)da diyor ki: (Yetmişbin<br />

Kelime-i tevhîdi bir kimse veyâ birkaç kimse okur). (Mekâtîb-i şerîfe) yüzyirminci<br />

mektûbunda, (Hatm-i tehlîlin dirilere de fâidesi çokdur) buyurmakdadır.<br />

Süleymâniyye kütübhânesi İbrâhîm efendi “rahmetullahi teâlâ aleyh” kısmında,<br />

[520] sayılı fetvâ kitâbında diyor ki, (Düâ sessiz olur. Cum’a nemâzından sonra cemâ’at<br />

ile düâ yapmak câhillikdir. Vâ’zdan sonra toplanarak vâ’ızın yüksek sesle<br />

düâ yapması bid’atdir. Selefden böyle bir haber gelmemişdir. Böyle yapmak, yehûdîlerden<br />

ve hıristiyanlardan sirâyet etmişdir)].<br />

Göç zemânıdır dedi mevt, ammâ ki cân duymıyor,<br />

asker-i a’zâya lerze düşdü, sultân duymıyor.<br />

Düşdü ömür binâsından, hergün bir taşı yere,<br />

can yatır gâfil, binâsı oldu vîrân duymıyor.<br />

Gönlüm kalmak, dostum almak istiyor bu bedenim,<br />

bir devâsız derde düşdüm, âh ki Lokman görmiyor.<br />

Bir ticâret yapamadım, ömr sermâyesi bitdi,<br />

yola geldim, gemi kalkdı, beni kaptan görmiyor.<br />

Azığım yok, yazığım çok, yolda dürlü korku var,<br />

âh-u figân eyliyorum, dîv-ü şeytân duymıyor.<br />

Yol eri yolda gerekdir, çok sıkıntı çekse de,<br />

ey Niyâzî uyan sen de, sanma cânân görmiyor!<br />

– 1018 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!