22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

(Muharremât) faslı sonunda diyor ki, (Babası meclisde hâzır olup râzı oldum derse,<br />

nikâhı sahîh olur). Bunun gibi, (İbni Âbidîn) ve (Kitâb-ül-fıkh alel-mezâhib-ilerbe’a)<br />

ve (Ni’met-i islâm)da, nikâh yapılmasını anlatırken diyorlar ki, (kadın, boşanmak<br />

benim elimde olmak üzere seninle evleniyorum der ve erkek de bunu kabûl<br />

etdim derse, hem nikâh sahîh olur, hem de, kadının boşanması kendi elinde de<br />

olur). Zevci ve mahremi olmıyan kadının sefere, meselâ hacca gidebilmesi için ve<br />

Hulle için evlenecek kadının böyle şart yapmaları uygun olur. Görülüyor ki, (İslâm<br />

dîninde boşamak yalnız erkeğin elindedir. Kadın erkeğin elinde oyuncak gibidir)<br />

gibi sözler doğru değildir. İslâm dînini bilmiyenler böyle yalan ve iftirâ ederek, gençleri<br />

müslimânlıkdan soğutuyorlar. Yukarıdaki yazı, nikâh yapılırken, boşanmak hakkının<br />

zevceye (Tefvîd) edileceğini, zevcenin de, dilediği zemân boşanabileceğini açıkca<br />

göstermekdedir. Talâk maddesi sonunda, (Tefvîd) kelimesine bakınız!<br />

Nikâh sözleşmesinde, fâsid bir şartın yapılması söylenirse, nikâh sahîh olup, şart<br />

bâtıl olur. Mehr vermemek üzere seni nikâh etdim derse, nikâh sahîh olur. Şart fâsid<br />

olup, mehr-i misl lâzım olur.<br />

MEHR — (Kitâb-ül-fıkh alel-mezâhib-il-erbe’a)da diyor ki, (Mehr, evlenecek<br />

erkeğin vereceği altın, gümüş, kâğıd para veyâ herhangi bir mal yâhud bir menfe’at<br />

demekdir. Mehr iki kısmdır. Birincisinin verilmesi, nikâh yapılınca vâcib olur ve yarısı<br />

veyâ hepsi sâkıt olabilir. Buna, (Mehr-i mu’accel) denir. İkincisinin mikdârı da<br />

nikâh yapılırken belli edilir ise de, verilmesi, üç şeyden biri hâsıl olunca vâcib<br />

olur ve hiçbir sebeble azalmaz. Buna, (Mehr-i müeccel) denir. Her iki mehr, nikâhda<br />

bildirilmedi ise, (Mehr-i misl) verilmesi lâzım olur. Zevce firkate, ya’nî ayrılmağa<br />

sebeb olan birşey yaparsa, meselâ irtidâd eder veyâ (Hurmet-i musâhere)ye sebeb<br />

olursa, mehr-i mu’accelin hepsi sâkıt olur, verilmez. Erkek boşarsa veyâ firkate<br />

sebeb olanı yaparsa, bunun yarısı sâkıt olup, yarısı verilir. Mehr-i müeccelin verilmesini<br />

vâcib kılan üç şey, vaty, halvet ve ikisinden birinin ölmesidir. Bu üçünden<br />

biri hâsıl olunca, ödenmemiş mu’accel mehr de sâkıt olmaz ve azalmaz. Vaty veyâ<br />

halvet hâsıl olunca, bütün mehr nikâhda karârlaşdırılan vakti gelince veyâ firkat hâlinde<br />

tâm olarak ödenir. Zevce ölünce, zevc, zevcenin vârislerine verir. Zevc ölünce,<br />

mîrâsından zevcesine verilir. Zevc ile zevce arasında olan meşrû’ halvet, yabancı<br />

kadın ile olan harâm halvet gibi değildir. Yanlarında hissen veyâ şer’an yâhud tabî’aten<br />

vatya mâni’ bir sebeb bulunursa, meşrû’ halvet olmaz. İkisinden birinin hasta<br />

olması, ihrâmlı olması, farz nemâzda, Ramezân orucunda olması, kadının hayz<br />

veyâ nifâs hâlinde olması, yanlarında akllı bir çocuk bulunması bu halvete mâni’ olur.<br />

Zevce, mehrini zevcine, ölmüş ise, vârislerine hediyye edebilir. Zevcenin babası,<br />

kızının mehrini dâmâdına hediyye edemez). (İbni Âbidîn)de diyor ki, (Zevce, alacaklısını<br />

mehri ile zevcine havâle edebilir. Mehrini başkasına hediyye edip, mehri<br />

kabz için onu vekîl edebilir. Çünki, alacak ancak borcluya hediyye edilir. Başkasına<br />

hediyye edebilmek için, kabz etmeğe onu vekîl etmesi lâzımdır).<br />

(Fetâvâ-yı Hindiyye)de diyor ki, (Nikâh akd edilirken tek mehr söylenip, ne kadarı<br />

mu’accel olduğu bildirilmedi ise, âdete ve zevcenin emsâline göre, söylenilenin<br />

bir mikdârı mu’accel olur. Mehrin hepsi mu’accel denildi ise, hepsi mu’accel olur.<br />

Hepsi belli târîhde verilmek üzere müeccel olup, ödeme târîhi gelince, zevce mehrini<br />

alabilmek için kendini zevcinden men’ edemez. Mehr bir sene sonra müeccel<br />

olup zevc bir seneden önce vatyı şart etmiş ise, mehr vermeksizin vaty câiz olur. Şart<br />

etmemiş ise, imâm-ı Muhammede “rahmetullahi teâlâ aleyh” göre yine böyledir.<br />

Mehr-i mu’acceli vermeden önce vatyı şart etmiş ise, câiz olur. Mehrin bir kısmı<br />

mu’accel, bir kısmı da müeccel ise, zevce vaty edilmiş olsa bile, mehr-i mu’accelin<br />

hepsini almadıkca, zevci ile sefere gitmeğe, vatye ve halvete mâni’ olabilir.<br />

Nikâh akd edilirken, mehr-i müeccelin belli bir târîhde ödenmesini şart etmek,<br />

söz birliği ile câizdir. Talâk olunca, mehrin ödeme târîhi beklenir. Ödeme târîhi<br />

belli değilse, boşarken hemen ödenir. Ric’î talâkda zevc ric’at edince, tekrâr<br />

– 568 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!