22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

etmek, ya’nî yardım dilemek ile, iyiliklere kavuşulmakda ve zarârlardan kurtulmak<br />

nasîb olmakdadır.<br />

Rûhun, bedenden ayrıldıkdan sonra, bedenle ve bedenin bulunduğu toprakla<br />

alâkası, ilgisi vardır. Bir kimse, bu toprağı ziyâret eder ve Velînin rûhuna teveccüh<br />

ederse, ikisinin rûhları buluşurlar ve birbirlerinden fâidelenirler).<br />

(Tefsîr-i kebîr)de diyor ki: (İnsanın rûhu, bedenden ayrılıp, dünyâ ilgisinden kurtulunca,<br />

melekler âlemine, kudsî makâmlara gider. O âleme mahsûs kuvvetler kendinde<br />

hâsıl olur. Birçok şeyler yapabilirler. İnsan hocasını rü’yâda görüp, bilmediklerini<br />

sorup öğreniyor). Fahrüddîn-i Râzî (El-metâlib-ül-âliyye) kitâbının onsekizinci<br />

faslında da buyuruyor ki: (Rûhu olgun, nefsi pâk ve te’sîri kuvvetli bir Velînin<br />

kabri yanına gidip, bir zemân durulur ve o toprakdaki Velî düşünülür ise, rûhu<br />

o toprağa bağlanır. Meyyitin rûhu da, bu toprağa bağlı olduğu için gelen insanın<br />

rûhu ile Velînin rûhu buluşmuş olurlar. Bu iki rûh, karşılıklı iki ayna gibi olur.<br />

Herbirinde olan me’ârif, kemâlât, ötekine aks eder, yansır. İkisi de çok fâidelenir).<br />

Alâüddîn-i Attâr “rahmetullahi teâlâ aleyh” hazretleri buyurdu ki: (Meşâyıhın<br />

kabrlerini ziyâret edene, onları anladığı ve bağlandığı mikdârca fâide hâsıl olur.<br />

Onların kabrlerinden, çok fâide alınır. Fekat, rûhlarına bağlanmak, [ya’nî râbıta<br />

yapmak] dahâ fâidelidir. Çünki, uzak ve yakın olmanın bunda bir te’sîri yokdur).<br />

Üçüncü kısm, altmışıncı maddeyi okuyunuz!<br />

19 — İKİNCİ CİLD, 60. cı MEKTÛB<br />

Bu mektûb, Muhammed Takîye yazılmışdır. Fudûl işlerden vazgeçip, zarûrî lâzım<br />

olanları yapmak lâzım olduğu bildirilmekdedir:<br />

Allahü teâlâya hamd olsun ve Onun seçdiği, sevdiği kullarına selâm olsun!<br />

Kıymetli mektûbunuzu okumakla şereflendim. Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîkın “radıyallahü<br />

teâlâ anh” hilâfetinin doğru olduğunu ve asrların en iyisi olan birinci asrın<br />

iyi insanlarının sözbirliği ile halîfe seçildiğini bildiren vesîkaları ve senedleri<br />

toplayıp yazmışsınız. Bunun gibi, (Hulefâ-i râşidîn) adı verilmiş olan dört halîfenin<br />

üstünlüklerinin, halîfelik sıralarına göre olduğunu ve insanların en üstünü olan<br />

Muhammed aleyhisselâmın yetişdirmiş olduğu Eshâb-ı kirâmın birbiri ile olan anlaşmazlıklarına<br />

ve muhârebelerine karışmamamız, susmamız lâzım olduğunu gösteren<br />

yazılarınız, bizi çok sevindirdi. İmâmlar, halîfeler için böyle inanmak yetişir.<br />

(Ehl-i sünnet vel-cemâ’at) âlimleri de böyle bildirmekdedir. Allahü teâlâ, bu<br />

âlimlerin çalışmalarına bol bol mükâfât versin!<br />

Merhametli kardeşim! İmâmlık, ya’nî halîfelik bilgisi, dînimizin lüzûmlu [zarûrî]<br />

bilgilerinden değildir. Ya’nî (Üsûl-i din) den değildir. (Fürû’-i din)dendir. Zarûrî<br />

lâzım olan, ya’nî (Zarûriyyât-i din) başkadır. Onlar, (İ’tikâd) ve (Amel) bilgileridir.<br />

Ya’nî, herşeyden önce, inanılacak bilgileri ve yapılacak vazîfeleri öğrenmek<br />

lâzımdır. Zarûrî bilgilerden birincisine (Kelâm ilmi), ikincisine (Fıkh ilmi) denir.<br />

Zarûrî lâzım olanları bırakıp, (Fudûl)lerle uğraşmak, kıymetli ömrü, fâidesiz<br />

şeylere harc etmek olur. Hadîs-i şerîfde, (Allahü teâlânın, bir kulunu sevmemesinin<br />

alâmeti, onun mâ-lâ-ya’nî ile vakt geçirmesidir) buyuruldu. Halîfelerle uğraşmak,<br />

zarûriyyât-i dinden ve üsûl-i dinden olsaydı, Allahü teâlâ, Resûlullahın vefâtından<br />

sonra kimin halîfe olacağını Kur’ân-ı kerîmde açık olarak bildirirdi.<br />

Peygamberimiz “aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmât” da, belli birinin halîfe olmasını<br />

emr ederdi. Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde, bu işe ehemmiyyet verilmediği<br />

için, halîfeler üzerinde durmanın, üsûl-i dinden olmayıp, fudûl-i dinden<br />

olduğu anlaşılmakdadır. Mâ-lâ-ya’nî ile vakt geçirenler, fudûl ile uğraşsınlar. Zarûriyyât-ı<br />

dinden olan bilgiler o kadar çokdur ki, insan fudûl ile uğraşmağa vakt<br />

bulamaz. Herşeyden önce, i’tikâdı düzeltmek lâzımdır. Peygamberimizin “aleyhi<br />

ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmât” Allahü teâlâdan getirdiği bilgilerden zarûret ve<br />

– 480 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!