22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

den ve islâm kitâblarından haberleri olmayanlar, islâm düşmanlarının, papasların<br />

yazdığı kitâbları okuyup, islâmiyyeti yanlış tanıyor ve din câhili oluyorlar. Böylece<br />

körü körüne islâm düşmanı kesilen ba’zı câhiller, kendilerine şâ’ir, gazeteci, romancı,<br />

güzel san’atcı, hattâ din adamı, islâm târîhi mütehassısı gibi ismler takarak,<br />

çok çirkin yalan, iftirâ dolu yazılarla, gençleri dinsiz yapmağa uğraşıyorlar. Kendilerini<br />

de, milleti de felâkete sürükliyorlar.<br />

Bu câhillerin bir kısmı da, birkaç fen kitâbı okuyup, kendilerini fen adamı sanıyor.<br />

Avrupadaki fen adamlarının hıristiyanlığa karşı haklı inkârlarını, i’tirâzlarını,<br />

çelik gibi sağlam olan islâm dînine bulaşdırmağa yelteniyor. Bu fen taklîdcileri<br />

düşünmiyor ki, bir fen adamı, çalışdığı fen kolunda, hattâ ihtisâsı olan branşda<br />

konuşursa, sözü kıymetli olur. İhtisâsı dışında konuşması ve hele başka işlerdeki<br />

mütehassısların sözlerine karışması, kıymetsiz olduğu kadar, gülünc de olur.<br />

Fen adamı olmak, insana, her ilmde söz sâhibi olmak salâhiyyetini vermez. İyi bir<br />

kimyâcı, herhangi bir doktorun koyduğu teşhîsi bozamaz. İyi bir avukat, herhangi<br />

bir kimyâgerin raporunda fen hatâsı iddi’â edemez. İyi bir mühendis, bir avukatın<br />

ihtisâsına nüfûz edemez. Fen adamları, kendi fen şu’belerinde ve ihtisâslarında<br />

bile, ne kadar hatâ ediyor, aldanıyorlar. Bir tarafdan maddenin, kuvvetin ve<br />

hayâtın sırlarından, bir veyâ bir kaçını çözerek, fâideli buluşlar başarırken, bir tarafdan<br />

da, öyle yanılıyorlar ki, medeniyyetin ilerlemesine, dünyâ çapında zarârlı<br />

oluyorlar. Bunun misâlleri pek çokdur. Meselâ, İngilizlerin büyük matematik âlimi<br />

olan meşhûr Newton, bir tarafdan, dahâ yirmiüç yaşında, bugünkü astronominin<br />

temeli olan, umûmî câzibe kanûnunu bularak ve kendi ismi ile anılan dürbünü<br />

keşf ve beyâz zıyânın yedi renge ayrılacağını tecribe ile isbât ederek, fen âlemine<br />

unutulmıyacak hizmetde bulunurken, öte yandan, zıyânın, ışık kaynağından<br />

saçılan zerrelerden hâsıl olduğunu söyliyerek ve aklınca isbât ederek, fizik ilminin<br />

bu kısmının senelerce ilerlemesine mâni’ olmuşdu. Sonradan, titreşim nazariyyesi<br />

kurulunca, Newtonun hatâ etdiği, kat’î anlaşıldı. Bunun gibi, bugün kimyânın<br />

babası ismi verilen ve hakîkaten, kimyâya terâzîyi sokmakla, Aristonun yanlış nazariyyelerini<br />

temelinden yıkarak, tecribî ilmlere, yeni, müsbet bir çığır açan Fransız<br />

kimyâgeri Lavoisier, bir tarafdan, fennin bugünkü dereceye ilerlemesine çok<br />

hizmetde bulunmuş, bir tarafdan da, mütehassıs olduğu kimyâ ilminde öyle hatâlar<br />

yapmışdır ki, onun buluşu olduğu için kitâblara geçen, üniversitelerde okutulmuş<br />

olan bu sözleri, bugün bir orta mekteb talebesi söylerse, sınıfda bırakılır. Meselâ,<br />

klor gazına bileşik cism, bir oksid diyordu ve hâmızları [asidleri] yanlış anlatıyordu.<br />

Lavoisiernin en büyük hatâsı, doğru tecribesini, kıymetli buluşunu îzâh<br />

ederken, câhillerin ve dinsizlerin, çok eskiden beri söylemekde oldukları bir sözü<br />

tekrârlaması idi. Ya’nî, kimyâ tepkimelerinde, ağırlık değişmediğini görerek,<br />

(ağırlığın sakımı kanûnu)nu kurunca, (Tabî’atde hiçbirşey var olmaz ve yok olmaz)<br />

deyiverdi. Bunu duyan fen taklîdcileri, (Yokdan birşey yaratılmaz. Hiçbirşey yok<br />

olmaz) diye, yaygarayı kopardılar. Fen kitâbı diye çıkardıkları sahîfeleri, bu siyâh<br />

yazılarla lekeleyip, güyâ dîni yıkıp islâmiyyeti yere serdiler (?). Îmân kal’asını uçuracak<br />

fennî bir kuvvete sâhib oldular! Hâlbuki, Lavoisier, herşeyin kimyâ ile olduğunu,<br />

Allahü teâlânın da, onun görebildiği kanûn içinde kalacağını, bu kanûndan<br />

başka hâdiseler olmadığını sanarak, bu hatâya düşmüşdü. Lavoisier adındaki<br />

bu kimyâgerin, kimyâ olaylarında, maddenin artmadığını ve azalmadığını görmesi,<br />

(İnsanlar hiçbirşey var edemez ve yok edemez) hakîkatini meydâna çıkarmakdadır.<br />

Başka din düşmanları gibi, bu da, tecribesinden yanlış netîce çıkararak<br />

dîne saldırdı. Fekat, böylece kendini lekeledi. Çünki, bugünkü (fiziko-kimyâ)<br />

bilgisi, kimyânın ulaşamadığı atomun derinliklerine girerek, Lavoisiernin aldandığı<br />

isbât edilmiş, Einsteinın (relativite nazariyyesi), kütlenin korunması kanûnu<br />

bile modifie edilmişdir. Ya’nî değişdirilmişdir. Bu sûretle anlaşılmışdır ki, madde,<br />

Lavoisiernin sandığı gibi, dünyânın temeli değildir.<br />

– 539 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!