22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Beden bilgileri ve kalb bilgileri. Beden bilgilerini, ya’nî kalb ile inanılması ve yapılması<br />

ve beden ile yapılması ve sakınılması lâzım olan îmân ve ibâdet bilgilerinin hepsini<br />

Eshâbının hepsine teblîg etmek, öğretmek vazîfesi idi. Bunları bizzât ve bilvâsıta<br />

bildirdi. Ma’rifet ve tesavvuf denilen kalb bilgileri ise, güneş şuâ’ları gibi, mubârek<br />

kalbinden her ân etrâfa yayılıyordu. Bunlara (Nûr) ve (Feyz) denir. Her Sahâbî,<br />

kendi kalbine gelen feyzlerden [akanlardan] kendi isti’dâdı, kâbiliyyeti kadarının hepsine<br />

hemen kavuşdu. Resûlullaha muhabbetleri pekçok olduğu için, yayılan nûrlardan<br />

isti’dâdları kadarına hemen kavuşdular. Kavuşdukları nûrlar, ihlâslarının çabuk<br />

ve çok artmasına sebeb oldu. Birinci kısm, 46. cı maddenin sonuna bakınız! Beden bilgileri<br />

(Edille-i şer’ıyye) denilen dört kaynakdan öğrenilmiş, fıkh kitâbları vâsıtası ile<br />

bizlere gelmişdir. Resûlullaha uymak istiyenlerin, fıkh kitâblarının bildirdiği ve mürşid-i<br />

kâmilin söylediği gibi ibâdet etmeleri lâzımdır. Kalb bilgileri ise, bizlere Evliyânın<br />

kalbleri vâsıtası ile gelmişdir. Resûlullahın mubârek kalbinden bu bilgileri almak<br />

istiyenin, bir Velînin yanında bulunarak, bunun kalbinden alması lâzımdır. Velî, insanın<br />

kalbi ile, Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” mubârek kalbi arasında,<br />

bir vâsıtadır, yoldur. Kalb bilgilerine, tesavvuf kitâblarını okumakla kavuşulamaz.<br />

Bu bilgileri sunan menba’, âriflerin kalbleridir. Böyle olduğu, (Semerât-ül-füâd) kitâbının<br />

sonunda da yazılıdır. Her Sahâbî de, Resûlullahdan aldıkları, beden ve kalb<br />

bilgilerini, istiyen müslimânlara bildirdiler. Dahâ sonra gelen müslimânlar da, beden<br />

bilgilerini fıkh kitâblarından, kalb bilgilerini, Evliyânın kalblerinden aldılar. (Ben, beden<br />

bilgilerini, doğruca Resûlullahın sözlerinden, ya’nî hadîs-i şerîflerden öğreneceğim)<br />

diyenler, hadîs-i şerîfleri yanlış anlıyarak, nefsin ve şeytânın tuzaklarına düşdükleri<br />

gibi, (Ben kalb bilgilerini doğruca Resûlullahın kalbinden alacağım) diyenler de,<br />

nefsin ve şeytânın tuzaklarına düşmüşlerdir. Beden bilgilerinin, Ehl-i sünnet âlimlerinin<br />

sözlerinden veyâ kitâblarından, kalb bilgilerinin de, bu âlimlerin, hayâtda olanlarının<br />

kalblerinden, vefâtlarından sonra da, rûhlarından alınması lâzımdır. Bu bilgilerin<br />

mütehassısları, ya’nî Müctehidler ve Velîler, böyle söylemişlerdir. (Künûz-üddekâık)da<br />

yazılı olan, (Talebesi arasında âlim, Eshâbı arasındaki Peygamber gibidir),<br />

(Âlimin talebesinden üstünlüğü, Peygamberin ümmetinden üstünlüğü gibidir), (Herşeyin<br />

bir kaynağı vardır. Takvânın menba’ı âriflerin kalbleridir), (Fıkh dersinde bulunmak,<br />

bir sene ibâdet yapmakdan dahâ iyidir), (Âlimin yüzüne bakmak ibâdetdir)<br />

hadîs-i şerîfleri, yukarıdaki yazımızın vesîkasıdır. Allahü teâlâ, islâm dîninin kıyâmete<br />

kadar devâm edeceğini va’d etdi. Beden bilgilerini muhâfaza için Osmânlı devletini,<br />

kalb bilgilerini muhâfaza için Evliyâyı yaratdı. İslâmın en büyük düşmanı olan<br />

ingiliz devleti asrlarca çalışarak, bu iki muhâfızı yok etdi. Allahü teâlâ, yeni muhâfızlar<br />

yaratmakda, islâmiyyet devâm etmekdedir.<br />

Şunu da bildirelim ki, kalbin, rûhun hastalığı, herkesde başkadır ve herkesin (İdiosynkrasie=Überempfindlichkeit<br />

gegen bestimmte Reize) denilen hassâsiyyeti,<br />

isti’dâdı ayrıdır. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” yalnız kalbin hastalıklarını<br />

ve tedâvîsini bildirmekle kalmamış, ferdlere, âilelere, cem’iyyetlere, harblere,<br />

mîrâs hesâblarına, ya’nî her çeşid dünyâ ve âhıret işlerine âid yüzbinlerle bilgiyi söylemişdir.<br />

Kendi hastalığını ve kalbinin ilâcını bilmiyen bizim gibi câhillerin, bu hadîs-i<br />

şerîflerden kendine uygun olanları seçip alması imkânsız gibidir. İkinci cild,<br />

54. cü mektûbda diyor ki, (Şimdi hadîsler unutuldu. Bid’atler yayıldı. Doğru ve iğri<br />

kitâblar birbirine karışdı.) Evliyâ, kalb, rûh mütehassısları olup, herkesin bünyesine<br />

ve hastalığına ve zemânının zulmetine ve fesâdına uygun rûh ilâclarını, hadîs-i<br />

şerîflerden seçerek söylemişler ve yazmışlardır. Resûlullah “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem”, dünyâ eczâhânesine yüzbinlerce ilâc hâzırlayan baş tabîb olup, Evliyâ<br />

da, bu hâzır ilâcları, hastaların derdlerine göre dağıtan, emrindeki yardımcı tabîbler<br />

gibidir. Yüzondokuzuncu mektûba bakınız! Hastalığımızı bilemediğimiz, ilâcları<br />

tanımadığımız için, yüzbinlerce hadîs içinden, kendimize ilâc aramağa kalkarsak,<br />

(Allergie) aks-i te’sîr hâsıl olarak, câhilliğimizin cezâsını çeker, fâide yerine<br />

zarar görürüz. İşte bunun için, hadîs-i şerîfde, (Kur’ân-ı kerîmi kendi anladığına<br />

göre tefsîr eden kâfir olur) buyuruldu. Mezhebsizler, bu inceliği anlıyamadık-<br />

– 1054 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!