22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kuzuncu [1609] maddesinde diyor ki, (Bir kimse, kendisi yazıp yâhud bir kâtibe yazdırıp<br />

da, imzâlı yâhud mührlü olarak başkasına vermiş olduğu deyn senedi, üsûl<br />

ve âdete uygun olarak yazılmış ise, söylemesi gibi kıymetli olur. Senedin, kendisinin<br />

olduğunu söyleyip de, seneddeki borcu inkâr ederse, inkârı kabûl edilmez.<br />

Ödemesi lâzım olur).<br />

1296 [m. 1879] târîhli icrâ kanununun otuzikinci [32] maddesinde, (Borcunu ödemek<br />

istemiyen borclunun malı olduğu, vesîka veyâ ihbâr ile anlaşılırsa, mahkeme,<br />

borcluyu habs eder veyâ hacz etdirir). Altmışbeşinci [65] maddesinde, (Satılan eşyâ<br />

ve mülk parasından, önce icrâ masrafları, sonra borc ödenir). Damga kanûnunun<br />

onüçüncü [13] maddesinde, (Makbûz senedleri için damga vergisini, pul harcını,<br />

parayı alan öder) diyor. İbni Âbidîn “rahmetullahi teâlâ aleyh”, hâkim ve müftîlerin<br />

sened ve evrâk yazmak için ücret almalarının câiz olduğunu açıklamasından<br />

anlaşılıyor ki, ödünc verme, sened ve başka masraflarını, âdete göre ödünc veren<br />

ve alandan herhangi birinin ödemesi câizdir.<br />

Ödünc istemek ancak lâzım olunca câiz olur. Lâzım olmak üç dürlüdür:<br />

1 — Lüzûm-i îcâbî. Nafakası olmıyanın veyâ kazancı şübheli olanın, halâl nafaka<br />

almak için, ödünc istemesidir. Setr-i avret için çamaşır parası da böyledir.<br />

2 — Lüzûm-i aklî. Evi olmıyan kimsenin, memleketin âdetine göre, kirâ veyâ<br />

satın almak için ödünc istemesidir. Soğukdan korunmak için, elbise parası da<br />

böyledir.<br />

3 — Lüzûm-i istihsânî. Mevkı’i, vazîfesi sebebi ile, âdete uygun giyinmek<br />

için, ödünc istemekdir. Bu üç lüzûm için, fâizsiz ödünc istemek câiz olur. Yalnız<br />

bunlara ödünc verilir. Başkalarına, zâlimlere, fâsıklara ödünc verilmez. İhtiyâcı olana<br />

ödünc verilir. İhtiyâcı olmıyana, malını lüzûmsuz yerlere, harâma harc edene<br />

verilmez. Başkasına ödünc vererek, kendini sıkıntıya düşürmek doğru değildir. Nisâba<br />

mâlik olmıyan kimsenin, kurban kesmek için ödünc istemesi câiz değildir.<br />

Çün ezelde, kün deyip ol perverdigâr,<br />

bir bedîa halk edip, o kirdigâr.<br />

Rûh deyû nâm eyledi, ol dilbere,<br />

künhünü bildirmedi âcizlere.<br />

Bu değildi, âlem-i halkdan, meğer,<br />

âlem-i emr-i Hudâdır mu’teber.<br />

Şöyle fermân eyledi, Rabb-i mu’în,<br />

âmir ol nefse, ona uyma sakın!<br />

Çünki rûh, emr-i Celîli dinledi,<br />

ol mübârek, gör ki, oldem neyledi:<br />

Tutdu fermân-ı Hudâyı, o latîf,<br />

başladı seyr-ü sülûke, ol şerîf.<br />

Aşk-ı Hakla, uçdu cevlân eyledi,<br />

çok âlemler gördü, seyrân eyledi.<br />

Buldu bir âlem ki, nâ mahdûd idi,<br />

mâ verâ-i Arşa dek, memdûd idi.<br />

Öyle vâsi’ ki, bulunmaz gâyeti,<br />

şâmil olmuş, Arş-ü nâr-ü Cenneti.<br />

Her hakâyık, orda etmişdi zuhûr,<br />

cism-ü cismânî değildi, cümle nûr.<br />

– 829 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!