22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ağlılıkları yokdur. Her memleketin âdeti, başka başkadır. Hattâ, bir memleketin<br />

âdeti, zemânla değişir.<br />

[İbni Âbidîn “rahmetullahi aleyh” abdestin sünnetlerini anlatırken, buyuruyor<br />

ki, (Meşrû’ât, ya’nî ibâdetler, ya’nî müslimânlara yapılması emr olunan şeyler, dört<br />

kısmdır: Farz, vâcib, sünnet, nâfile. Allahü teâlânın açık olarak bildirdiği emrlerine<br />

(Farz) denir. Açık olmayıp, zan ederek anlaşılan emrlerine (Vâcib) denir. Farz<br />

veyâ vâcib olmayıp, Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” kendiliğinden<br />

emr etdiği veyâ yapdığı ibâdetlere (Sünnet) denir. Bunları devâmlı yaparak, nâdiren<br />

terk etmiş ve terk edenlere birşey dememiş ise, (Sünnet-i hüdâ) veyâ (Müekked<br />

sünnet) denir. Bunlar, islâm dîninin şi’ârıdır. [Ya’nî, bu dîne mahsûsdurlar.<br />

Başka dinlerde yokdurlar.] Vâcibleri terk edeni görünce, terk etmesine mâni’<br />

olurdu. Kendisi ara sıra terk etmiş ise, (Sünnet-i gayr-ı müekkede) denir. Müekked<br />

sünneti, özrsüz olarak devâmlı terk etmek mekrûh olur. Küçük günâh olur. Allahü<br />

teâlâ, bütün ibâdetlere sevâb vereceğini va’d etdi. Söz verdi. Fekat, ibâdete<br />

sevâb verilmesi için, niyyet etmek lâzımdır. Niyyet, emre itâat ve Allahü teâlânın<br />

rızâsına kavuşmak için yapdığını kalbinden geçirmek demekdir. [Bu üç kısm ibâdeti<br />

belli zemânlarda yapmağa (Edâ etmek) denir. Zemânında yapmayıp, zemân<br />

geçdikden sonra yapmağa (Kazâ etmek) denir. Edâ veyâ kazâ etdikden sonra, kendiliğinden<br />

tekrâr yapmağa (Nâfile ibâdet) denir.] Farzları ve vâcibleri nâfile olarak<br />

yapmak, müekked sünnetleri yapmakdan dahâ çok sevâb olur. Resûlullahın<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” ibâdet olarak değil de, âdet olarak, devâmlı yapdığı<br />

şeylere (Sünnet-i zevâid) denir. Elbiseleri, oturması, kalkması, iyi şeyleri yapmağa<br />

sağdan başlaması böyledir. Bunları yapanlara da sevâb verilir. Bunlara sevâb<br />

verilmesi için, niyyet etmek lâzım değildir. Niyyet edilirse, sevâbları çoğalır. Zevâid<br />

sünnetleri ve nâfile ibâdetleri terk etmek mekrûh olmaz.)]<br />

Bunlarla berâber, âdete bağlı şeylerde de Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” tâbi’ olmak, dünyâda ve âhıretde, insana çok şey kazandırır ve çeşidli<br />

se’âdetlere yol açar.<br />

29 — İbni Âbidîn “rahmetullahi teâlâ aleyh”, nemâzın mekrûhlarını anlatırken<br />

buyuruyor ki; (Kâfirlerin yapdıkları ve kullandıkları şeyler de iki kısmdır:<br />

Birisi, âdet olarak, ya’nî her kavmin, her memleketin âdeti olarak yapdıkları şeylerdir.<br />

Bunlardan, harâm olmayıp, insanlara fâideli olanları yapmak ve kâfirlere<br />

benzemeği düşünmiyerek kullanmak hiç günâh değildir. [Pantalon, fes ve çeşidli<br />

ayakkabı, çatal, kaşık kullanmak, yemeği masada yimek ve herkesin önüne tabaklar<br />

içinde koymak ve ekmeği bıçak ile dilimlere ayırmak ve çeşidli eşyâ ve âletleri<br />

kullanmak, hep âdete bağlı şeyler olup mubâhdırlar. Bunları kullanmak, bid’at<br />

olmaz, günâh olmaz.] Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” papasların kullandığı<br />

ayakkabıyı kullanmışdır). Bunlardan, fâideli olmıyanları ve çirkin ve mezmûm<br />

olanları kullanmak ve yapmak harâm olur. Fekat, iki müslimân bunları kullanınca<br />

(Âdet-i islâm) olur ve üçüncü kullanan müslimâna harâm olmaz. Birinci ve ikinci<br />

müslimân günâhkâr olursa da, başkaları olmaz. (Kâmûs-ül-a’lâm)da, Timürtaş<br />

pâşada diyor ki, (Osmânlı sancağının rengini ve [bugünkü ay-yıldızlı Türk bayrağının]<br />

şeklini ta’yîn eden ve o zemâna kadar beyâz olan fesi kırmızıya boyayan, Timürtaş<br />

pâşadır). Abbâsî devletinin bayrağı siyâh idi. Halîfe Memûn zemânında yeşile<br />

çevrildi. Görülüyor ki, fes macarlardan alınmamışdır. Türk yapısıdır.<br />

(Birgivî vasıyyetnâmesi)nde diyor ki, (Kâfirlerin kullandıkları şeylerin ikinci kısmı,<br />

ibâdet olarak yapdıkları ve kâfirlik alâmeti olan ve islâmiyyeti inkâr etmek ve<br />

inanmamak alâmeti olan ve tahkîr etmemiz vâcib olan şeylerdir ki, bunları yapan<br />

ve kullanan kâfir olur. Bunlar, ölümle veyâ bir uzvun kesilmesi ile veyâ bunlara sebeb<br />

olan, şiddetli dayak, habs, bütün malını almak ile tehdîd edilmedikce kullanılamaz.<br />

Bunlardan meşhûr olanlarını bilmiyerek veyâ şaka olarak veyâ herkesi güldürmek<br />

için yapan da, kâfir olur. Meselâ, papasların ibâdetlerine mahsûs şeyi kul-<br />

– 52 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!