22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

almakdadır. Bütün duyu organlarımızın başka başka ihtiyâcları olduğu gibi, sinir<br />

sisteminin, hattâ her organın ayrı ihtiyâcları vardır. Bu ihtiyâcların, ekmek, su gibi<br />

mühim olduğu, bedîhiyyât hâlini almışdır. Fıkh kitâblarında, akla gelmiyen, çeşidli<br />

ihtiyâclar görüyoruz. Meselâ, (Dürr-ül-muhtâr)da, (Burnu ve teri silmek<br />

için mendil satın almak, ihtiyâc için olursa câizdir. Kibr, gösteriş için olursa, tahrîmen<br />

mekrûhdur) diyor. Görülüyor ki, birşeyi kullanmak bile, niyyete göre ihtiyâc<br />

olmakdadır. Doydukdan sonra yimek harâmdır. Fekat, oruc tutmak veyâ müsâfiri<br />

utandırmamak için olunca, halâl, hattâ sevâb oluyor. Müsâfire ikrâm için, harâm,<br />

halâl oluyor da, harâm olmıyan tütünü ikrâm etmek neden suç olsun? Tütünü<br />

kötüliyenler, bu hücûmlarını, keşki, islâmiyyetin harâm etdiği şeylere karşı yapsalardı,<br />

çok sevâb kazanırlardı. İslâma büyük hizmet etmiş olurlardı. Fekat, şeytân<br />

herkesi bir tarafdan yakalıyor. Hem islâmiyyete saldırtıyor, hem de, ibâdet yapdığını<br />

sanarak, kibre, ucba sürüklüyor. Bunları anlamadan konuşmak, dîne de, söz<br />

sâhibine de kusûr getirir. Din adamının önce iyi yetişmesi, bundan sonra konuşması<br />

ve yazması lâzımdır. Hissî konuşmak, ya’nî kendi görüşlerini, dînin emrleri<br />

ve yasakları durumunda göstermeğe kalkışmak ve yapılan işlerin, halâl mi, harâm<br />

mı olacağını ayırırken te’assuba kapılıp, nüsûsa dayanmamak, insanı hüsrâna götürür.<br />

Hele, tütüne harâm demek için, bunun fizyolojik, terapötik ve toksik te’sîrlerini,<br />

(Elbette şöyledir, elbette böyledir) diye kesin açıklamak, pek gülünc olmakdadır.<br />

Tütünün te’sîrlerini bildirmek için, almancadan terceme etdiğim ve Amerikan<br />

doktorlarının neşr etdiği mütehassıs raporları, üçüncü kısm, ellidördüncü<br />

madde sonuna doğru bildirildi. İyi okunursa, bu konudaki söz sâhiblerinin, tütüne<br />

kötü demediği, birkaç günde bir içilen bir iki sigaranın, alkol gibi zararlı olmadığı<br />

anlaşılır.<br />

Tütüne harâm diyen birkaç âlim ve mekrûh diyenler oldu. Dikkat edilirse, bütün<br />

bu kitâblarda, tütüne ba’zı şartlar (Nafakadan kesilmesi, dumanı ile başkasını<br />

râhatsız etmesi, çok içerek bedene zarar vermesi... gibi şeyler) bağlanmakda, bu<br />

şartlar için kötülenmekdedir. Yoksa, mücerred tütünün içilmesini kötüliyen hiçbir<br />

âlim yokdur. Hâdimînin “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Berîka) kitâbından yapdığım,<br />

yukarıda yazılı terceme bunu açık göstermekdedir. Dinde söz sâhibi olmıyan<br />

kimselerin, ilmî kıymetden mahrûm konuşmaları ve duhân risâleleri, şübhesiz,<br />

sözümüzün dışında kalmakdadır. O hâlde, sigara içmenin kötülenmesine sebeb<br />

olan şartları taşımıyan bir kimsenin az mikdârda tütün içmesine, harâm ve mekrûh<br />

dememek lâzım gelir. (El-Ukûd-üd-dürriyye)nin ve (Hadîka) ikinci cildinin<br />

sonunda, tütünün harâm olmadığı vesîkalarla isbât edilmişdir. Tahtâvînin (Merâkıl-felâh)<br />

hâşiyesi, orucu bozanlarda da uzun yazılıdır.<br />

Şâm âlimlerinden Mustafâ Rüşdünün [1318] senesinde İskenderiyyede basılan<br />

(Tuhfet-ül-ihvân mâ kîle fiddühân) kitâbında, insanın sıhhatini bozan, zarar veren<br />

şeyleri ve isrâfı uzun anlatıyor. Tütünün böyle olmadığını bildiriyor. Tütüne<br />

harâm demek, vera’ ve takvâ da olmaz. Vera’ sâhibleri, Allahü teâlânın harâm etmediği<br />

şeye, harâm diyemez diyor. Hanefî âlimlerinden allâme Abdüllah bin Muhammed<br />

Nihrîrî ve Şâfi’î âlimlerinden Alî bin Yahyâ Nevreddîn Ziyâdî ve Abdürraûf-i<br />

Münâvî ve şeyh Alî Şevberî ve şeyh İsmâ’îl-i Sencîdî ve Mâlikî âlimlerinden<br />

allâme Küllî ve Hanbelî âlimlerinden şeyh Mer’î “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”,<br />

tütünün harâm olmadığına fetvâ vermişlerdir diyor. Zararı ve lüzûmu<br />

olmıyan şey için mubâh, zihn durgunluğunu giderip, hâfızasını kuvvetlendirene<br />

mendûb, terk edince zarar verene vâcib, kullanınca zarar verene harâm, içmek istemiyene,<br />

tütün içmesi mekrûh olur, diyor. Şerâb böyle değildir. Şerâba alışan, tevbe<br />

etse, şerâbı terk etdiği için hasta olup, ölse, sevâb olur.<br />

Tütünü, alkollü içkilerden dahâ kötü bilenlere ve sigara içenleri sevmiyenlere<br />

doğru yolu göstermek için, uzun yazmak zorunda kaldım. Kendi hislerine aldanmamalı,<br />

âlimlerin çoğunun, meselâ şeyh-ul-islâm Ebülbekâ, Ahmed bin Alî Ha-<br />

– 638 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!