22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

türür. Felâket gelirse alacağından emîndir demek istiyorsa, bu söz, sigortanın<br />

kumar olduğunu, harâm olduğunu söylemekdir ki, sigortayı savunurken, red etmiş<br />

olmakdadır. Birçok tüccâr, tehlükeli kazanc yollarına atılmakdadır. Bu tehlükeler<br />

ticâreti ve san’atı harâm etmemişdir. Hâlbuki, kumarda bu tehlükelerin hiçbiri<br />

yokdur. Hattâ kumar, tehlükesiz, zahmetsiz bir kazanc olduğu için harâm olmuşdur.<br />

Harbe hâzırlık yarışlarındaki ve ilm öğrenmekdeki kumara oyun demek<br />

ise, şaşılacak bir haksızlıkdır. Evet, oyunlarda kumar olur. Fekat her kumara<br />

oyun demek doğru değildir. Merhûm şeyh Ebû Zühre “rahmetullahi teâlâ aleyh”<br />

de, sigortanın kumar olduğunu, garer bulunduğunu ve tehlüke olunca, sigortacının,<br />

tehlüke olmayınca da sigortalının gaben-i fâhiş ile zarar etdiğini, her sözleşmede,<br />

iki tarafın zarar ve kârlarında müsâvât, adâlet bulunmasının esâs olduğunu<br />

bildiriyor. Hayât sigortasının ise, açık bir kumar ve fâiz olduğunu yazıyor.<br />

Ayrıca 1972 yılında Libyada Beydâ şehrinde toplanan konferansda, zarar ve tehlüke<br />

için olan sigortalar, dört mezhebin fıkh ilmlerine uymuyor ise de, âdet hâlini<br />

aldığından ve idhâlâtı artdırdığından câiz olacağına, hayât sigortasının ise açıkca<br />

kumar olup harâm olduğuna karâr verildiğini yazıyor. Bütün bunlardan anlaşılıyor<br />

ki, hiçbir sigorta halâl değildir. Tehlüke ve zarar sigortasına da câiz denilemez.<br />

Yardım sandıkları bu işi yapmakdadır. Fekat, yardım sandıklarına, hayr sâhibleri<br />

ve hükûmet para koyar. Buraya para koyan, bundan, istifâde edemez. İstifâdeye<br />

kalkışırsa kumar olur, harâm olur. Harâmların âdet hâlini alması, halâl<br />

olmalarına sebeb olamaz.<br />

Görülüyor ki, müslimân olsun, kâfir olsun, herhangi bir sigortacı ile Dâr-ül-islâmda<br />

yapılan sözleşme fâsiddir. Alınan ve verilen paralar harâmdır. Bir müslimânın,<br />

kâfir olan sigortacılar ile Dâr-ül-harbde sözleşme yapması ve ondan para alması<br />

halâl olur. Dâr-ül-islâmda semâvî, ya’nî kazâ ile âfet ile olan zararlar, sigorta<br />

şirketleri tarafından değil, (Yardım cem’iyyetleri) tarafından ödenmelidir.<br />

Böylece, hem millete hizmet olur. Hem, cem’iyyete teberru’ [bağış] yapan hayr sâhibleri<br />

sevâb kazanır. Hem de, millet büyük bir günâhdan kurtulur.<br />

Sigortaya arabîde (Te’mîn) denilmekdedir. Sosyalist darbe olmadan evvelki Libya<br />

kanûnlarının ve Mısr kanûnlarının 747. ci ve Sûdân kanûnunun 617. ci maddelerinde,<br />

(Ukûd-ül-garer) başlığı altında ve Libyâ evkâf bakanlığının çıkardığı<br />

(Hedy-ül-islâmî) mecellesinin 1395 [m. 1975] mart nüshasında sigortalar hakkında<br />

geniş bilgi vardır. Bu bilgilerin çoğunun islâmiyyete uygun olmadığı (Hedy-ülislâmî)nin<br />

1975 ve 1976 nüshalarında yazılıdır. İslâmiyyetde sigortanın hiçbir<br />

nev’i yokdur. İslâmiyyetde (Vakf) ve (Beyt-ül-mâl), (Yardım cem’ıyyetleri) vardır.<br />

İşçi sigortalarının ve emekli sandıklarının işlerini Beyt-ül-mâl yapar. Beyt-ülmâl,<br />

işçiden, me’mûrdan hiçbirşey almaz. Aylıklarından ve ücretlerinden, hiçbirşey<br />

kesmez. Çünki bunlar fakîrdirler. İşverenden, tüccârdan zekât alır. Bu işi hükûmet<br />

yapar. İşverenlerin, tüccârların defterlerini, hesâblarını inceliyerek zekâtlarını<br />

alır. Beyt-ül-mâla koyar. İşçilere, me’mûrlara, emeklilere buradan ev, ma’âş,<br />

geçim te’mîn eder. Böylece her müslimân, râhat, mes’ûd olarak yaşar. İşçi sigortalarında<br />

ve emânetcide toplanan ve ma’âşlardan kesilen malların, paraların (Lukata)<br />

hükmünde olduklarını, büyük âlim Abdülhakîm efendi, va’zlarında bildirmişdir.<br />

Lukata, yerde bulunan mal demekdir. Bunlar ve mâl-ı habîs, sâhiblerine<br />

geri verilir. Sâhibleri bulunmazsa, fakîrlere verilir. Eline geçen fakîrin mülkü<br />

olurlar. Hükûmet, ticâret, zirâ’at, hattâ fabrika, ağır sanâyı’ yapmaz. Bunları husûsî<br />

teşebbüs, ya’nî millet yapar. Her çeşid sigortanın harâm olduğu, Yûsüf Kardâvînin<br />

(El-halâl vel harâm) kitâbında vesîkaları ile yazılıdır.<br />

Kızılay, İhlâs vakfı gibi yardım teşkilâtı, dînin (Hibe) ahkâmına tâbi’dirler.<br />

Vakf değildirler. Çünki, altın ve kâğıd liralar vakf edilince, kimsenin mülkü olmazlar.<br />

Yardım cem’ıyyetlerine teberru’ edilen malları, paraları ise, alâkalı me’mûr kabz<br />

edince, cem’ıyyet reîsinin mülkü olur. Cem’ıyyetde çalışan me’mûrlar, cem’ıyyet<br />

– 877 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!