22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

gelmiş olan âyet-i kerîmelerle, bu sözlerini isbâta kalkışıyorlar. Hâlbuki, mü’minler<br />

[ya’nî Ehl-i sünnet], Peygamberlere “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” ve Evliyâya<br />

“aleyhirrahme” ibâdet etmez. Allahü teâlânın sevgili kulları olduğuna ve Allahü<br />

teâlânın, bunların hâtırı ve hurmeti ile, kullarına merhamet edeceğine inanır.<br />

Zararı, fâideyi yaratan, ancak Odur. Ondan başka ibâdete kimsenin hakkı yokdur,<br />

der. Kabr ziyâretine gidip, kabrdeki zât vâsıtası ile Allahü teâlâya düâ eder.<br />

(İbni Âbidîn) nikâh sözleşmesinin son sahîfesinde diyor ki, (Allah ve Resûlullah<br />

şâhid olsunlar diyerek evlenmek câiz değildir. Hattâ böyle söylemek küfr<br />

olur diyenler vardır. Resûlullah gaybı bilir demek olur. Allahdan başkası için<br />

gaybı bilir diyen kâfir olur dediler. Hâlbuki, (Tâtârhâniyye)de, (Hucce)de ve<br />

(Multekıt)de küfr olmaz diyor. Çünki, Allahü teâlâ herşeyi Resûlünün rûhuna bildirir.<br />

Peygamberler, başkaları için gayb olan birçok şeyi bilirler. Cin sûresinin yirmialtıncı<br />

âyetinin meâli, (Allahü teâlâ, gaybdan bildiği şeylerden ba’zılarını yalnız<br />

Peygamberlerden dilediğine bildirir) ise de, akâid kitâblarında, Evliyânın kerâmetlerinden<br />

biri, gaybların çoğunu bilmeleri olduğu yazılıdır. Mu’tezile fırkası<br />

[ve onların izinde olanlar], bu âyet-i kerîmeye dayanarak, Evliyâ gaybı bilemez diyorlar.<br />

Bunlara cevâb olarak deriz ki, bu âyet-i kerîme, gaybın vâsıtasız olarak ve<br />

yalnız vahy getiren meleğe bildirilmesini haber veriyor. Peygamberlere ve Evliyâya<br />

diğer melekler vâsıtası ile veyâ başka vâsıta ile bildirilmekdedir. (Sell-ül-hisâmil-Hindî<br />

li-nusrat-i seyyidinâ Hâlid-in-nakşibendî) ismindeki kitâbımda Evliyânın<br />

kerâmetleri uzun yazılıdır. Lutfen oradan okuyunuz!) (Tefsîr-i Mazherî)de bu<br />

âyet-i kerîmenin tefsîrinde buyuruyor ki, (Allahü teâlâ, Evliyâsına vâsıtasız da bildirir.<br />

Hazret-i Ömere Sâriyeyi gösterdi “radıyallahü teâlâ anhümâ”. Mûsâ aleyhisselâmın<br />

annesine, oğlunu denize koymasını, yine geriye göndereceğini ve Peygamber<br />

yapacağını bildirdiğini haber veriyor. Havârîlere vahy gibi bildirdiğini ve<br />

hazret-i Meryeme, (Hurma kütüğünü salla; tâze hurma olacak. Onları yi!) dediğini<br />

haber veriyor. Bunlar Peygamber değildi. Velî idiler). Fârisî (Usûl-ül-erbe’a<br />

fî-terdîd-il vehhâbîyye) kitâbında geniş bildirilmişdir. Bu kitâb 1395 [m. 1975] de,<br />

İstanbulda tekrâr basdırılmışdır. Bu kitâbdan bir kısmı terceme edilerek, (Kıyâmet<br />

ve Âhıret) ve (Fâideli Bilgiler) kitâblarına ilâve edilmişdir.<br />

(Hadîka) ikinci cild, yüzyirmialtıncı sahîfede diyor ki: Resûlullah ile ve Eshâb-ı<br />

kirâm ile ve Tâbi’în ile, bunlar öldükden sonra da, Allahü teâlâya tevessül etmek,<br />

ya’nî bunların hurmeti için, dilekde bulunmak câizdir ve meşrû’dur. Tevessül etmek,<br />

şefâ’atini istemek demekdir. Ehl-i sünnet âlimleri, bunun câiz olduğunu<br />

bildirdi. Mu’tezile fırkası ise inanmadı. Tevessül edenin düâsının kabûl olması, tevessül<br />

olunanın kerâmeti olur. Ya’nî, öldükden sonra kerâmet göstermesi olur.<br />

Bid’at sâhibi, sapık olanlar buna inanmadı. İmâm-ı Münâvî (Câmi’us-sagîr) şerhinde,<br />

bu câhillere cevâb vermekdedir. İmâm-ı Sübkî buyuruyor ki, (Resûlullah<br />

ile tevessül etmek, ya’nî istigâse etmek, ondan şefâ’at istemekdir. Bu ise güzel bir<br />

şeydir. Önceki ve sonraki islâm âlimlerinden hiçbiri buna karşı birşey dememişdir.<br />

Yalnız İbni Teymiyye bunu inkâr etdi. Böylece doğru yoldan ayrıldı. Kendinden<br />

önce gelen âlimlerden hiçbirinin söylemediği bir bid’at çıkardı. Bu bid’ati ile<br />

müslimânların diline düşdü). Resûlullahın ismi ile kasem ederek, ya’nî Resûlullah<br />

hakkı için diyerek, Allahü teâlâdan birşey istemenin câiz olduğunu, İbni Abdüsselâm<br />

uzun bildirmekdedir. Resûlullahın vârisi olan Evliyâ ile de kasem câiz<br />

olduğunu, Ma’rûf-i Kerhî bildirmekde ve (Kuşeyrî) risâlesi yazmakdadır. Yüzellibirinci<br />

[151] sahîfesinde diyor ki, herhangi bir müctehidin câiz olur dediği birşeyi<br />

yapana mâni’ olmamalıdır. Çünki, dört mezhebden birini taklîd etmek câizdir.<br />

Bunun için, kabr ziyâret edenlere, Evliyânın mezârları ile teberrük edenlere,<br />

hastası iyi olmak için veyâ gâibi bulunmak için bunlara nezr yapanlara mâni’ olmamalıdır.<br />

Adak yaparken, Evliyâya adak demek mecâz olup, türbeye hizmet edenlere<br />

adak demekdir. Fakîre zekât verirken ödünc verdiğini söylemek gibidir ki, böy-<br />

– 448 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!