22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

fir çocuklarını Cehenneme sokmıyacakdır. Âkıl ve bâlig oldukdan, ya’nî evlenecek<br />

çağa geldikden sonra, Muhammed aleyhisselâmın dînini duymadan ölen kâfirlere<br />

de azâb yapmıyacakdır. Bunlar, islâm dînini, Cenneti, Cehennemi işitdikden<br />

sonra, merak etmez, öğrenmez ise, inâd edip inanmazsa, o zemân azâb göreceklerdir.<br />

Âkıl ve bâlig olanlar, ana babanın, muhîtin yapmış oldukları eski te’sîrlerin<br />

altında kalmaz. Eğer kalsaydı, elli seneden beri islâm memleketlerinde, islâm<br />

terbiyesi altında yetişen yüzbinlerle müslimân evlâdı, islâm düşmanlarının yalanlarına,<br />

iftirâlarına aldanmaz, dinsiz, mürted ve hattâ din düşmanı olmazdı.<br />

Bunlar, âkıl ve bâlig oldukdan sonra, hattâ kırkından sonra, hattâ, hoca, hâfız oldukdan<br />

sonra, dinden çıkmakda, hattâ din düşmanı olmakda, hattâ din düşmanlığında<br />

önderlik yapmakdadırlar. Anasına, babasına, komşularına ve akrabâsına,<br />

yobaz, gerici, mürteci’, şerî’atcı, ileri sağcı diyerek alay etmekdedirler. Bu pek acı<br />

misâller, ana baba terbiyesinin te’sîrinin devâmlı olmadığını açıkca göstermekdedir.<br />

Bunun içindir ki, bugün dinden çıkmak, bütün dünyâyı saran bir âfet, fecî’ bir<br />

akıntı hâlindedir. Genç, ihtiyâr, bu felâkete kapılmıyan pek az kimse kalmışdır. Diğer<br />

tarafdan, birçok kâfirlerin, ilm, fen adamlarının müslimân olduğunu görüyoruz.<br />

Pek az olsa da, dînini değişdirmiyenlerin bulunması, ana terbiyesinin te’sîrinin,<br />

ba’zan da devâmlı olduğunu gösteriyor denirse, bir çocuğun müslimân evlâdı<br />

olması, islâm terbiyesi ile yetişmesi, Allahü teâlânın bir ihsânıdır. Kâfir çocuklarına<br />

bu ihsânı yapmıyor. Fekat, kimseye ihsân yapmağa mecbûr değildir. İhsân<br />

yapmamak zulm olmaz. Meselâ, bakkaldan bir kilo pirinç alsak, tam bir kilo dartması<br />

adâletdir. Noksan dartarsa zulm olur. Biraz fazla verirse ihsân olur. Bu ihsânı<br />

istemek, kimsenin hakkı değildir. İşte, Allahü teâlânın islâm terbiyesi ile yetişdirmesi,<br />

büyük ihsânıdır. Dilediğine ihsân eder. Kâfir çocuklarına bu ihsânı yapmaması<br />

zulm olmaz. İhsân etdiği kimseler kâfir olursa, bunların cezâsı, azâbı da,<br />

katkat ziyâde olacakdır. İmâm-ı Rabbânî “rahmetullahi teâlâ aleyh” ikiyüzellidokuzuncu<br />

mektûbunda buyuruyor ki, (Bu fakîre göre, dağda yetişip, hiçbir din<br />

duymayıp, puta tapan müşrikler, Cennete ve Cehenneme girmiyecekler, hesâb yapılırken,<br />

zulmleri kadar azâb çekeceklerdir. Sonra hayvanlar gibi, yok edileceklerdir.<br />

Küçük iken ölen kâfir çocukları ve Peygamberlerden haberi olmıyanlar da<br />

böyle olacaklardır.)]<br />

AKLIN TEFSÎRİ<br />

Akl, bir (Kuvve-i derrâke)dir. Ya’nî anlayıcı bir kuvvetdir. Hakkı bâtıldan, iyiyi<br />

kötüden, fâideliyi zararlıdan ayırd etmek için yaratılmışdır. Bunun için, hakkı<br />

bâtıl ile karışdırabilecek olan insanda, cinde ve meleklerde akl yaratılmışdır. Allahü<br />

teâlânın kendisinde ve Ona âid bilgilerde, hakkın bâtıl ile karışdırılması<br />

olamıyacağından, o bilgilerde, akl yalnız başına sened olamaz. Mahlûklara âid bilgilerde,<br />

hakkı bâtıl ile karışdırmak mümkin olduğundan, bu bilgilerde aklın işe karışması<br />

doğru olur. Allahü teâlâya âid bilgilerde hakkı bâtıl ile karışdırmak isti’dâdı<br />

olmadığından, akl, o bilgilerde yürüyemez. Rubûbiyyet, yaratıcılık, her bakımdan<br />

bir olmak ister. Ayrılık olmadığı için, orada aklın işi yokdur.<br />

Akl, bir ölçü âletidir. Allahü teâlâya âid bilgilerde, kıyâs [ölçmek] olamaz.<br />

Mahlûklara âid bilgilerde, kıyâs olup, doğru kıyâs etdi ise sevâb kazanır. Yanlış kıyâs<br />

etdi ise afv olur. Allahü teâlâya âid bilgilerde kıyâs olsa, şâhid ile gâibe istidlâl<br />

[bilinmiyeni, bilinene benzeterek anlamağa çalışmak] lâzım olur. Ya’nî, anlaşılmıyan<br />

şeyleri, bilinen şeyler gibi sanmak olur. Akl ve ilm adamlarının hepsi, şâhidden<br />

gâibe istidlâlin bozuk bir yol olduğunu, sözbirliği ile bildirmekdedir. Akl,<br />

yalnız, Allahü teâlânın varlığını isbât etmekde biraz iş görür. Bu bilgi, derin ve güçdür.<br />

Önce, aklın müşekkik mi, mütevâtî mi olduğunu anlıyalım:<br />

(Mütevâtî) ne demekdir? Mütevâtî, bir cins içinde bulunan ferdlerin hepsinde<br />

müsâvî mikdârda bulunan sıfat demekdir. İnsanlık ve hayvanlık sıfatları gibi. İn-<br />

– 404 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!