22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kurulmuşdu. Îsâ aleyhisselâmın İncîlinde ve Barnabasın yazdığı İncîlde Allahın bir<br />

olduğu bildirilmişdi. Eflâtunun ortaya atdığı teslîs [Trinite] fikri, ilk yazılan dört<br />

bozuk İncîlde yer almışdı. Kostantin, bu teslîs fikrini de yeni İncîle koydurdu. Aryüs<br />

ismindeki bir papas, bu yeni İncîlin yanlış olduğunu, Allahın bir olup, Îsâ aleyhisselâmın,<br />

Onun oğlu değil, kulu olduğunu söyledi ise de, bunu dinlemediler, hattâ<br />

aforoz etdiler. Aryüs Mısra kaçdı ve orada tevhîdi neşr etdi ise de, öldürüldü.<br />

Kostantinden sonra gelen krallar, Aryüsün mezhebi ile, yeni hıristiyanlık arasında<br />

şaşkın oldu. İstanbulda ikinci ve sonra üçüncü, dahâ sonra, İzmir ile Aydın<br />

arasında bulunan Efes [Ephesus]de dördüncü ve Kadıköyde beşinci ve İstanbulda<br />

altıncı meclisler kurulup, yeni yeni İncîller meydâna çıkdı. Nihâyet, Alman papası,<br />

Luther Martin ve Calvin [Kalven] 931 [m. 1524] senesinde son değişiklikleri<br />

yapdı. Bu yeni İncîle inanan hıristiyanlara (Protestan) denildi. Böylece, hıristiyanlık<br />

dîni, akl ve hakîkat dışında, acâib bir şekl aldı. Avrupada hıristiyanlığa karşı,<br />

yerinde olarak yapılmış olan hücûmlar, İslâmiyyete karşı nasıl tevcîh olunabilir?<br />

Âhıretde azâblardan kurtulmak, ancak Muhammed aleyhisselâma tâbi’ olmağa<br />

bağlıdır. Onun gösterdiği yolda giden, Allahü teâlânın sevgisine kavuşur. Ona<br />

tâbi’ olan, Allahü teâlâya sâdık kul olmak se’âdetine erer. Dünyâya gelmiş olan<br />

yüzyirmidörtbinden ziyâde Peygamberin en büyükleri, Ona tâbi’ olmağı istemişdir.<br />

Mûsâ “aleyhisselâm” Onun zemânında bulunsaydı, O büyüklüğü ile berâber,<br />

Ona tâbi’ olmağı severdi. Îsâ aleyhisselâmın gökden inip, Onun dîni yolunda yürüyeceğini<br />

herkes bilir. Onun ümmeti olan müslimânlar, Ona tâbi’ oldukları için,<br />

bütün insanların hayrlısı ve en iyileri oldu. Cennete gireceklerin çoğu bunlar oldu<br />

ve Cennete herkesden önce gireceklerdir.<br />

25 — Kur’ân-ı kerîm, nazm-ı ilâhîdir. Nazm, lügatda, incileri ipliğe dizmeğe denir.<br />

Kelimeleri de, inci gibi, yanyana dizmeğe nazm denilmişdir. Şi’rler birer<br />

nazmdır. Kur’ân-ı kerîmin kelimeleri arabîdir. Fekat, bu kelimeleri yanyana dizen,<br />

Allahü teâlâdır. Bu kelimeler, insan dizisi değildir. Muhammed “aleyhisselâm”,<br />

Allahü teâlâ tarafından, mubârek kalbine bildirilen şeyleri, arabca olarak anlatırsa,<br />

Kur’ân-ı kerîm olmaz. Bunlara (Hadîs-i kudsî) denir. Kur’ân-ı kerîmdeki arabî<br />

kelimeler, Allahü teâlâ tarafından dizilmiş olarak âyetler hâlinde gelmişdir. Cebrâîl<br />

ismindeki bir melek, bu âyetleri, bu kelimelerle ve bu harflerle okumuş, Muhammed<br />

“aleyhisselâm” da, mubârek kulakları ile işiterek, ezberlemiş ve hemen<br />

Eshâbına okumuşdur. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmi Kureyş kabîlesinin lügatı<br />

ile, dili ile gönderdi. (Redd-ül-muhtâr) kitâbı, üçüncü cild, yemîn bahsinde buyuruyor<br />

ki, ((Feth-ul-kadîr) kitâbında da denildiği gibi, Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmi,<br />

harf ve kelime olarak gönderdi. Bu harfler mahlûkdur. Bu harf ve kelimelerin<br />

ma’nâsı, kelâm-ı ilâhîyi taşımakdadır. Bu harflere, kelimelere Kur’ân denir. Kelâm-ı<br />

ilâhîyi gösteren ma’nâlar da Kur’ândır. Bu kelâm-ı ilâhî olan Kur’ân mahlûk<br />

değildir. Allahü teâlânın, başka sıfatları gibi, ezelî ve ebedîdir). Kur’ân-ı kerîm,<br />

Kadr gecesinde inmeğe başlamış ve hepsinin inmesi yirmiüç sene sürmüşdür.<br />

Tevrât, İncîl ve bütün kitâblar ve sahîfeler ise, hepsi birden, bir def’ada inmişdi.<br />

Hepsi, insan sözüne benziyordu ve lafzları mu’cize değildiler. Onun için çabuk bozuldu,<br />

değişdirildiler. Kur’ân-ı kerîm ise, Muhammed aleyhisselâmın mu’cizelerinin<br />

en büyüğüdür ve insan sözüne benzememekdedir. Bunlar, imâm-ı Rabbânî<br />

(Mektûbât)ının, üçüncü cildi, yüzüncü mektûbunda ve (Huccet-ullahi alel’âlemîn)de<br />

ve Zerkânînin (Mevâhib) şerhı, beşinci cildinde uzun yazılıdır.<br />

Cebrâîl “aleyhisselâm” her sene bir kerre gelip, o âna kadar inmiş olan Kur’ân-ı<br />

kerîmi, Levh-il-mahfûzdaki sırasına göre okur, Peygamber “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” efendimiz dinler ve tekrâr ederdi. Âhırete teşrîf edeceği sene, iki kerre gelip,<br />

temâmını okudular. Muhammed “aleyhisselâm” ve Eshâb-ı kirâmdan çoğu,<br />

Kur’ân-ı kerîmi temâmen ezberlemişdi. Ba’zıları da, ba’zı kısmları ezberlemiş, bir-<br />

– 43 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!