22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

de kolaylık gösterenlere, Allahü teâlâ merhamet eylesin!) diye düâ buyurmuşdur.<br />

Fekat, zenginden mal alırken aldanmak sevâb değildir ve iyi değildir. Malı zâyı’<br />

etmekdir. Belki pazarlık edip, ucuz almak lâzımdır. İmâm-ı Hasen ve Hüseyn “radıyallahü<br />

anhümâ”, her aldıklarında pazarlık eder, ucuz almağa uğraşırlardı.<br />

Kendilerine: Bir günde binlerle dirhem sadaka veriyorsunuz da, birşey satın alırken<br />

niçin uzun pazarlık ederek yoruluyorsunuz? dediklerinde, (Verdiklerimizi Allah<br />

rızâsı için veriyoruz. Ne kadar çok versek yine azdır. Fekat, alışverişde aldanmak,<br />

aklın ve malın noksân olmasıdır) buyururlardı.<br />

3 — Müşterîden para almakda üç dürlü ihsân olur: Fiyâtda ikrâm etmelidir. Eski,<br />

kirli paraları kabûl etmelidir. Peşin verdiği fiyâtla, veresiye vermelidir. [Veresiye<br />

vermek için, fiyâtı artdırmak şart edilirse, bey’ fâsid olur. Harâm olur.] Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Alışverişde kolaylık gösterenlere,<br />

Allahü teâlâ, her işinde kolaylık gösterir). İhsânın en büyüğü, en kıymetlisi,<br />

fakîrlere veresiye vermekdir. Parası, malı olmıyanın borcunu uzatmak, zâten vâcibdir.<br />

İhsân değil, adl ve vazîfedir. Fekat, malı olup da, ziyân ile satmadıkca veyâ<br />

muhtâc olduğu birşeyi satmadıkca, ödiyemiyecek bir hâlde olanların ödemesine<br />

zemân vermek ihsândır ve büyük sadakadır. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

buyurdu ki, (Kıyâmetde bir kimseyi hesâba çekerler ki, çok günâh işlemiş,<br />

hiç iyilik yapmamış. Sen dünyâda hiç iyilik yapmadın mı? derler. Hayır, yalnız çırağıma<br />

derdim ki, (Fakîr olan borcluları sıkışdırma! Ne zemân ellerine geçerse, o<br />

zemân vermelerini söyle. İstediklerini yine ver. Boş çevirme!) Allahü teâlâ buyuracak<br />

ki, (Ey kulum! Bugün sen fakîr, muhtâcsın! Sen dünyâda benim kullarıma<br />

acıdığın gibi, bugün biz de sana acırız). Onu afv eder.) Hadîs-i şerîfde buyuruldu<br />

ki: (Bir müslimâna, Allah rızâsı için ödünc veren kimseye, hergün için sadaka sevâbı<br />

verilir. Fakîrden, alacağını çabuk istemiyene, hergün için malın hepsini sadaka<br />

vermiş gibi sevâb verilir). Büyüklerimizden öyle kimseler vardı ki, borcun getirilmesini<br />

arzû etmezdi. Hergün, o malı sadaka vermiş gibi sevâb kazanmağı tercîh<br />

ederlerdi. Bir hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Sadaka verilen her dirhem için on<br />

sevâb, ödünc verilen her dirhem için ise, onsekiz sevâb vardır. Çünki, borc, ihtiyâcı<br />

olana verilir. Sadaka belki, ihtiyâcı olmayanın eline düşebilir). [Üçüncü<br />

kısmda, onikinci maddenin sonunu okuyunuz!].<br />

4 — Borc ödemekde ihsân, istemeğe vakt bırakmadan önce vermekdir ve paranın<br />

en iyisini vermek ve kendi eli ile ve ayağına gidip vermekdir. Onu, birisini<br />

göndermeğe mecbûr bırakmamakdır. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (En iyiniz,<br />

borcunu iyi ödiyeninizdir). Bir hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Ödünc alan bir kimse,<br />

iyice ödemeği niyyet ederse, borcunu ödemesi için, melekler ona düâ eder). Bir<br />

kimse, malı olduğu hâlde, borcunu ödemeği bir sâat gecikdirirse, zâlim ve âsî<br />

olur. Nemâz kılarken de, oruc tutarken de, uykuda da, ya’nî her ân, la’net altında<br />

bulunur. Borc ödememek öyle bir günâhdır ki, uykuda bile durmadan yazılır.<br />

Malı olmak, parası çok olmak demek değildir. Belki satılık birşeyi olup da, satmazsa,<br />

günâh işlemiş olur. Değeri düşük olan para veyâ işe yaramıyan mal vererek öder<br />

ve bunu hak sâhibi beğenmiyerek alırsa, yine günâh olur. Onu râzı etmedikce, ya’nî<br />

gönlünü almadıkca, günâhdan kurtulamaz. Çok kimseler bunu düşünmez, ammâ<br />

büyük günâhlardandır.<br />

5 — Alışveriş etdiği kimse pişmân olursa (İkâle etmek), ya’nî yapılan satışı geri<br />

çevirmekdir. [Birinin (vazgeçdim) demesi, ötekinin de (kabûl etdim) veyâ (ben<br />

de vazgeçdim) demesi ile ikâle yapılır. İkâlede, semenin artdırılması veyâ azaltılması<br />

şart edilirse, bu şart bâtıl olur. Ya’nî bu şart yerine getirilmez. Semenin helâk<br />

olması, ikâleye mâni’ olmaz. Mebî’in helâk olması mâni’ olur. Fâsid ve mekrûh<br />

olan satışlarda ve (Gaben-i fâhiş) ile aldatılan müşterînin istediği zemânda ikâle<br />

yapmak vâcib olur. Sahîh satışda, biri istediği zemân, ötekinin de yapması müstehabdır.]<br />

Çünki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Bir kim-<br />

– 846 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!