22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

5) Günâhı çokdur. Hastalık çekmekle günâhlarının afv edilmesini ister. Hadîs-i<br />

şerîfde buyuruldu ki, (Sıtma hastalığı, insanın günâhlarının hepsini temizler. Dolu<br />

dânesinde toz olmadığı gibi, sıtmalının günâhı kalmaz). Îsâ “aleyhisselâm” buyurdu<br />

ki, (Hasta olup, musîbete, felâkete uğrayıp da, günâhları afv olacağı için sevinmiyen<br />

kimse, âlim değildir). Mûsâ “aleyhisselâm”, bir hastayı görüp: (Yâ Rabbî!<br />

Bu kuluna merhamet et!) dedikde, Allahü teâlâ: (Rahmetime kavuşması için,<br />

gönderdiğim sebebler içerisinde bulunan bir kuluma, nasıl rahmet edeyim. Çünki,<br />

onun günâhlarını, bu hastalıkla afv edeceğim. Cennetdeki derecesini, bununla<br />

artdıracağım) buyurdu.<br />

6) Sıhhatin hep yerinde olması, Allahü teâlâyı unutmağa, Ona ısyân etmeğe, harâm<br />

işlemeğe sebeb olacağını düşünüp, hasta kalmağı ister. Allahü teâlâ, acıdığı<br />

kullarını derd ile, hastalık ile, gafletden uyandırır. Nitekim, bir hadîs-i şerîfde buyuruldu<br />

ki, (Mü’minlerde, üç şeyden biri bulunur: Kıllet ya’nî fakîrlik, ıllet ya’nî<br />

hastalık, zillet, ya’nî i’tibârsızlık) ve buyurdu ki, (Allahü teâlâ buyurdu ki: Hastalık<br />

benim kemendim, tuzağımdır ve fakîrlik zındânımdır. Buralara sevdiklerimi sokarım).<br />

Sıhhat, günâh işlemeğe sebeb olur. Âfiyet hastalıkda olur. Alî “radıyallahü<br />

anh”, bir kalabalığı eğlence içinde görüp sordukda, bugün bayramımızdır dediler.<br />

Günâh işlemediğimiz günler de, bizim bayramımızdır buyurdu. Büyüklerden<br />

biri, rast geldiği birine, nasılsın dedikde, âfiyetdeyim dedi. O da, âfiyetde olduğun,<br />

günâh işlemediğin gündür. Günâh işlemekden dahâ tehlükeli hastalık yokdur<br />

buyurdu. Fir’avnın, herkesin kendine tapınmasını istemesine sebeb, dört yüz sene<br />

yaşamışdı. Bir kerre başı ağrımamış, ateşi olmamışdı. Bir kerre başı ağrısaydı,<br />

o saygısızlık hâtırına gelmezdi. Bir kimse, hasta olup tevbe etmezse, Azrâîl “aleyhisselâm”<br />

der ki, ey gâfil! Sana kaç def’a haberci gönderdim. Aklını başına toplamadın.<br />

Büyükler buyurur ki, mü’mine kırk gün içinde, her hâlde üzüntü veyâ hastalık<br />

veyâ korku yâhud malına ziyân gelir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”,<br />

bir hanımı nikâh ile alacakdı. Bu kadın hiç hasta olmamışdır diye medh etdiler. Almakdan<br />

vaz geçdi. Birgün baş ağrısını söyliyordu. Bir köylü: Baş ağrısı nasıl olur?<br />

Benim başım hiç ağrımadı deyince, (Benden uzak ol! Cehennemlik görmek istiyen,<br />

buna baksın) buyurdu. Âişe “radıyallahü anhâ”, şehîdlerin derecesine yükselen<br />

olur mu? deyince: (Hergün yirmi kerre ölümü düşünen kimse, şehîdlerin derecesini<br />

bulur) buyurmuşdu. Şübhesiz, hastalar, ölümü çok hâtırlar. İşte, bu altı sebebden<br />

dolayı, ba’zıları ilâc kullanmamışdır.<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, bu sebeblere muhtâc olmadığı için ilâc<br />

kullanırdı.<br />

(Dürr-ül-muhtâr)da ve bunu açıklıyan (İbni Âbidîn)de (Sular) kısmı sonunda<br />

buyuruyor ki: (Harâm olan şeylerin ilâc olarak içilmesi, bunun hastaya iyi geleceği<br />

bilinirse ve halâl olan ilâc bulunmazsa, câiz olur. (Buhârî)deki hadîs-i şerîfde,<br />

(Allahü teâlâ, harâm olan şeylerde, size şifâ yaratmamışdır) buyurulmuşdur. Bunun<br />

ma’nâsı, şifâsı olduğu tecribe edilen harâm maddeler, ilâc için halâl olur, demekdir.<br />

Nitekim, susuzlukdan ölecek kimseye, ölümden kurtaracak kadar şerâb<br />

içmek halâl olur. Harâm olan şeyde, şifâ bulunması, mütehassıs olan müslimân bir<br />

doktorun söylemesi ile anlaşılır. Yalnız, domuz eti ve yağı, şifâsı bulunsa da, ilâc<br />

olarak da kullanılmaz). Muhammed Zerkânî “rahmetullahi teâlâ aleyh”, (Mevâhib-i<br />

ledünniyye) şerhi, sekizinci maksadda diyor ki, (Hadîs-i şerîfde, tedâvî olunuz<br />

buyuruldu. Bu hadîs-i şerîfe göre, ölüme veyâ bir farzı terk etmeğe mâni’ olacak<br />

tedâvî ve kalb hastalıklarının tedâvîsi farzdır. Başka hastalıkların tedâvîsi sünnetdir.)<br />

(Tâtârhâniyye)de diyor ki, (Başka çâre olmayınca, ölümden kurtulmak için ameliyyât<br />

olmak câizdir.)<br />

Son söz olarak deriz ki, hastalık sebeblerinden kaçınmak, tevekküle mâni’ de-<br />

– 695 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!