22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

lahi teâlâ aleyhim ecma’în”, her tarafı fitne kapladığı zemân, bir hicret yapmakla,<br />

yüksek dereceye kavuşdular. Siz, Muhammed aleyhisselâmın ümmetisiniz.<br />

Ümmetlerin en iyisi olan ümmetdensiniz. Ömrünüzü lehv ve la’b ile, ya’nî oyun<br />

ve eğlence ile ziyân etmeyiniz! Çocuklar gibi, top oynamakla vaktinizi elden kaçırmayınız!<br />

Yavrum! Fitnelerin yayıldığı, fesâdların çoğaldığı zemânlar, tevbe ve istiğfâr zemânıdır.<br />

Kenâra çekilmeli, fitnelere karışmamalıdır. Fitneler çoğalıyor. Gün geçdikce<br />

yayılıyor. Peygamberimiz “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm” buyurdu ki,<br />

(Kıyâmet yaklaşdıkca, fitneler çoğalır. Gece başlarken karanlığın artması gibi<br />

olur. Sabâh evinden mü’min olarak çıkan çok kimse akşam kâfir olarak döner. Akşam<br />

mü’min iken, gece safâlarında îmânları gider. Böyle zemânlarda, evinde kapanmak<br />

fitneye karışmakdan hayrlıdır. Kenârda kalan, ileri atılandan hayrlıdır. O<br />

gün oklarınızı kırınız! Silâhlarınızı, kılınclarınızı bırakınız! Herkesi tatlı dil ile, güler<br />

yüzle karşılayınız! Evinizden çıkmayınız!). Mektûbâtdan terceme temâm oldu.<br />

Müslimânlar bu nasîhatlara uymalı, Mevdûdî ve Seyyid Kutb gibi mezhebsizlerin,<br />

sapıkların, din câhillerinin ısyâna teşvîk eden, fitneyi körükliyen zararlı, uydurma<br />

tefsîrlerine, kitâblarına aldanmamalıdır. Cihâd, devletin, ordunun, düşmanlarla,<br />

kâfirlerle, sapıklarla harb etmesi demekdir. Müslimân devlet olsun, kâfir devlet<br />

olsun, âdil olsun, zâlim olsun, kendi devletine ısyân etmeğe, vatandaş kanı dökmeğe,<br />

birbirine saldırmağa cihâd denmez. Fitne, fesâd çıkarmak denir. Peygamberimiz<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem”, (Fitne çıkarana Allah la’net etsin!) buyurdu. Müslimânlar<br />

devlete karşı ısyân etmez. Fitneye, ısyâna karışmaz. Kanûnlara karşı<br />

gelmez. [Ehl-i sünnet âlimleri, siyâsete karışmamış, hükûmetde vazîfe almamış, yazıları<br />

ile, sözleri ile hükûmet adamlarına nasîhat vermişler, onlara hak ve adâlet<br />

yolunu göstermişlerdir. Ba’zı câhil din adamları, Ehl-i sünnet âlimlerinin yolundan<br />

ayrılarak, devlet işlerine karışmış, asl vazîfeleri olan öğrenmek ve öğretmek<br />

se’âdetini ihmâl ederek, kendilerine de, müslimânlara da fâideli olamamışlardır.<br />

Son Osmânlı şeyh-ul-islâmlarından Mustafâ Sabri efendi, i’tilâf fırkasında [partisinde]<br />

çalışdı. Tekke şeyhi olan Hüsameddîn Peçeli, tefsîrinde, bilhâssa (Tebbet)<br />

sûresinin ittihâdcıları medh etdiğini yazmakdadır. Şeyh-ul-islâm Mûsâ Kâzım<br />

ve Ürgüblü Mustafâ Hayrî efendiler, hem ittihâdcı, hem de mason idi. Erzincanlı<br />

Şemseddîn Günaltay, din târîhi müderrisi iken halk fırkasına girip meb’ûs ve başvekîl<br />

oldu. Eyyûb sultânda düğmecilerde Ümmî-Sinân tekkesinde şeyh iken, siyâsete<br />

atılan Yahyâ Gâlib, Kırşehr meb’ûsu oldu. Akhisarlı Mustafâ Fevzi, Şer’iyye<br />

vekîli iken halk fırkasına girip, meb’ûs ve meclisde kanûn encümeni reîsi oldu.<br />

Tesavvuf ehlinden Gümüşhâneli Ziyâüddîn efendinin dergâhının mensûbu Fehmi<br />

efendi, İstanbul müftîsi iken, halk fırkasına dâhil oldu. Sultân Abdülhamîd hân<br />

zemânında âyân [senato] reîsi olan seyyid Abdülkâdir efendi ve son Osmânlı<br />

şeyhul-islâmı olan Mustafâ Sabri efendi, ehl-i sünnet âlimi idiler. İngilizlere satılmış<br />

olan devlet adamları ile ve islâmiyyeti içerden yıkan din adamları ile, ya’nî zındıklarla<br />

mücâdele etdiler.]<br />

Kimseye bâkî değildir, mülk-i dünyâ sîmü zer,<br />

bir harâb olmuş kalbi, ta’mîr etmekdir hüner.<br />

Buna fânî dünyâ derler, durmayıp, dâim döner.<br />

Âdem oğlu bir fenerdir, âkıbet birgün söner!<br />

– 399 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!