22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ce, din bilgilerinin, aklî ilmlere uyan ve aklî bilgilerle çözülmiyen yerleri ve sebebleri<br />

meydâna çıkar ve akla uygun sanılmıyan, aklın erişemediği mes’elelerin inkâr<br />

edilemiyeceği anlaşılır.<br />

ADÂLET<br />

Kıymetli mektûbunuzun sonunda, (Adâlete uymuyor gibi görünmüyor mu?) diyorsunuz.<br />

Efendim, adâletin ve bunun zıddı olan zulmün, ikişer ta’rîfi vardır:<br />

1 — Adâlet, bir âmirin, bir hâkimin, memleketi idâre için koyduğu kanûn,<br />

kâ’ide, çizdiği hudûd içinde hareket etmekdir. Zulm ise, bu kanûnun, bu hudûdun,<br />

bu dâirenin dışına çıkmakdır.<br />

Âlemleri yaratan, yokdan var eden, mâlikimiz, sâhibimiz Allahü teâlâ, hâkimlerin<br />

hâkimi, herşeyin asl sâhibi ve tek yaratıcısıdır. Üstünde bir âmiri, hâkimi, sâhibi,<br />

mâliki yokdur ki, Onu bir hudûd içinde harekete, bir dâire içinde kalmağa mecbûr<br />

etsin ve bir kanûn altında bulundursun. Bir vezîri, bir müşâviri, bir yardımcısı<br />

yokdur ki, iyiyi fenâdan ayırmak için işâret versin, yol göstersin. Bundan dolayı, Allahü<br />

teâlânın, adâletin bu ta’rîfi ile zâten bir ilgisi olmaz. Ona zulm kelimesi yaklaşamıyacağı<br />

gibi, bu ta’rîfe uyarak, âdil demek de, yakışmaz. Âdil denilmesi, zulmü<br />

hâtırlatabilir. Allahü teâlâ için bu ta’rîfe göre, adâleti hâtırlamak da, zulmü hâtırlamak<br />

gibi, câiz olmaz. Allahü teâlânın bir ismi (adl)dir. Âdil olduğu muhakkakdır.<br />

Bu ism de, başka ismleri gibi, (te’vîl) olunur. İslâmiyyete uygun bir ma’nâya çevrilir.<br />

Ya’nî, adlden murâd, adâletin gâyesidir. Meselâ, Rahmân ve Rahîm de, Allahü<br />

teâlânın ismidir. Rahmet ve rahm sâhibi demekdir. Rahm, kalbin bir tarafa eğilmesine<br />

denir. Allahü teâlânın kalbi yokdur ki, meyl etsin. O hâlde, rahm demek,<br />

rahmın gâyesi demekdir ki, ihsân etmek, iyilik etmekdir. Adl isminin de gâyesi, netîcesi,<br />

iyilik edici, nefse uygun gelen, tatlı gelen şeyleri verici demekdir.<br />

Allahü teâlâ, adle, adâlet yapmağa mecbûr değildir. Mecbûr olsaydı, muhtâr olmazdı.<br />

Ya’nî, irâdesi, isteği bulunmazdı. İrâdesi olmıyan, mecbûr olur.<br />

Bu ta’rîfe göre, (Filân şey adâlete uymuyor) denilemez. Allahü teâlâya, bu<br />

ma’nâda âdil denilemiyeceği gibi, böyle adâlete mecbûr da değildir.<br />

2 — Adâletin yüksek ta’rîfi, (Kendi mülkünde olanı kullanmak) demekdir.<br />

Zulm de, başkasının malına, mülküne tecâvüzdür. Adâletin, dînimizdeki ta’rîfi de,<br />

işte budur.<br />

Âlemlerin hepsi, ulvî, süflî, cismânî, arazî (sıfatlar), bedenî, rûhî, melekî, insânî,<br />

cinnî, hayvânî, nebâtî, cimâdî [cânsız], felekî [gökler], kevâkib [yıldızlar], büyük<br />

ve küçük cismler, Arş ve Kürsî, yer ve gökler, elementler ve mineraller, madde<br />

ve ma’nâ âlemleri, hepsi ve hepsi, Allahü teâlânın kemîne [âciz, muhtâc] mahlûkları<br />

ve mülkü olup, hepsinin tek yaratanı, müstekıl sâhibi, yalnız Odur. O, her<br />

hâlde, her bakımdan kemâldedir. Noksânlık yokdur ki, ikmâl etmek, temâmlamak<br />

lâzım olsun. Ondan başka herşey, Onun mülkü ve mahlûkudur. Memlûk mâlike,<br />

mahlûk hâlıka, mülkde ve yaratmakda şerîk [ortak] olmadığı gibi, birşeye de mâlik<br />

değildirler.<br />

Bu her iki ta’rîfe göre, Allahü teâlânın işleri için, (adâlete uymayan) birşey olmaz.<br />

Böyle görmek, yaratanı, ba’zı şeylerde, yaratdığı şeylere benzetmek olur. Bu<br />

ise, büsbütün haksızlıkdır. Yaratan, hiçbir sûretle yaratdıklarına benzemez.<br />

[Süâl: — İslâm memleketlerinde dünyâya gelen müslimân çocukları, ana, babasından,<br />

komşularından, hocalarından görerek, öğrenerek müslimân oluyor. Başka<br />

memleketlerdeki kâfir çocukları ise, kâfir olarak yetişdirilip, müslimânlıkdan<br />

mahrûm ediliyor. Bunlar da islâm terbiyesi ile yetişdirilseydi, müslimân olur,<br />

Cennete giderlerdi. Böyle yetişenlerin Cehenneme gitmesi haksızlık olmaz mı?<br />

Cevâb: — Adâlet ile ihsânı karışdırmamalıdır. Allahü teâlâ, her memleketde yetişen<br />

kulları için, adâleti fazlası ile yapmışdır. Ya’nî âkıl ve bâlig olmadan ölen kâ-<br />

– 403 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!