22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Peygamberlerin sonuncusu ve en yükseği olan Muhammed “aleyhi ve aleyhimüssalevât”<br />

buyuruyor ki, (Kalbimde [envâr-ı ilâhiyyenin gelmesine engel olan] perde<br />

hâsıl oluyor. Bunun için hergün, yetmiş kerre istigfâr ediyorum). Yapılan günâhda,<br />

kul hakkı bulunmayıp, zinâ yapmak, alkollü içki içmek, çalgı dinlemek, yabancı<br />

kadınlara bakmak, Kur’ân-ı kerîmi abdestsiz tutmak ve [şî’î, nusayrî, vehhâbî<br />

ve başka] yanlış inanışlara saplanmak gibi, yalnız Allahü teâlâ ile kendi arasında<br />

olursa, böyle günâhlara tevbe etmek, pişmân olmakla, istigfâr okumakla, Allahü<br />

teâlâdan utanıp, sıkılıp, Ondan afv dilemekle olur. Farzlardan birini özrsüz<br />

terk etdi ise, tevbe için, bunlarla birlikde, o farzı da yapmak lâzımdır.<br />

[(Tergîb-üs-salât)da diyor ki, Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Bir nemâzı özrsüz,<br />

vaktinden sonra kılan, seksen hukbe Cehennemde yanacakdır. Bir hukbe seksen<br />

senedir. Her senesi üçyüzaltmış gündür. Her günü, seksen dünyâ senesidir). Kazâya<br />

kalan nemâzı kılacak kadar vaktlerin herbiri geçdikçe, bu bir nemâzın günâhı<br />

katkat artar. Yâ birkaç nemâz olursa, çok çetin olur. Her ne behâsına olursa olsun,<br />

bir ân önce, kazâ etmek ve afvı için tevbe etmek, çok yalvarmak lâzımdır. Nemâz<br />

kılmıyanın, Allahü teâlânın büyüklüğü karşısında titremesi, erimesi lâzımdır.<br />

Allahü teâlânın emrlerine (Farz), yasak etdiği şeylere (Harâm) denir. Farzları<br />

yapmağa, harâmdan sakınmağa (İbâdet etmek) denir. Allahü teâlâ, ibâdet yapanları<br />

sever. Bunları âhıretde Cennete sokacağını, sonsuz ni’metler vereceğini<br />

Kur’ân-ı kerîmde bildiriyor. Kur’ân-ı kerîm Allah kelâmıdır. İnsan sözü değildir.<br />

Harâm işleyen, Cehennemde yanacakdır. Harâmlar derece derecedir. Büyük harâmın<br />

cezâsı çok olacakdır. Büyük harâmlardan biri, beş vakt nemâzdan birini vaktinde<br />

kılmamakdır. Nemâzın farz olduğuna inanmıyan (Kâfir) olur. Kâfir, müslimân<br />

değildir. Cehennemde sonsuz yanacakdır. İnanıp da, tenbellikle kılmıyan, kâfir<br />

olmaz. Buna (Fâsık) denir. Fâsık, yine müslimândır. Harâm işlediği için, bir müddet<br />

Cehennemde yanacakdır. Bir nemâzı vaktinde kılmıyanın bunu kazâ etmesi<br />

farzdır. Kazâ etmezse, bir nemâz için seksen hukbe yanacakdır. Hiç bir ibâdeti, hiçbir<br />

iyiliği onu Cehennemden kurtarmaz. Yalnız, bir müslimâna, bir farzı öğretirse,<br />

bu azâbdan kurtulur. Fekat, bunun hem kazâ kılması, hem de harâm işlemekle<br />

meşhûr olmaması lâzımdır. Meselâ, kadınların başı, saçı, kolu, bacağı açık sokağa<br />

çıkması harâmdır. Buna nasîhat vererek veyâ Ehl-i sünnet âliminin yazmış<br />

olduğu doğru bir din kitâbı vererek, harâm işlemesine mâni’ olanın bütün günâhları<br />

afv olur. Fekat, kendisinin bir harâm işlememesi lâzımdır. Ancak bunun kazâ<br />

borçları afv olur. Cehennemde yanmakdan kurtulur. (Hakîkat Kitâbevi)nin bütün<br />

kitâbları doğrudur.]<br />

Günâhda kul hakkı da varsa, buna tevbe için, kul hakkını hemen ödemek,<br />

onunla halâllaşmak, ona iyilik ve düâ etmek de lâzımdır. Mal sâhibi, hakkı olan ölmüş<br />

ise, ona düâ, istigfâr edip çocuklarına, vârislerine verip ödemeli, bunlara<br />

iyilik yapmalıdır. Çocukları, vârisleri bilinmiyorsa, mal ve cinâyet mikdârı parayı<br />

fakîrlere, miskînlere sadaka verip, sevâbını hak sâhibine ve eziyyet yapılana niyyet<br />

etmelidir. Alî “radıyallahü anh” buyuruyor ki, Ebû Bekr “radıyallahü anh” doğru<br />

sözlüdür. Ondan işitdim ki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” (Günâh işliyen<br />

biri, pişmân olur, abdest alıp nemâz kılar ve günâhı için istigfâr ederse, Allahü<br />

teâlâ, o günâhı elbette afv eder. Çünki, Allahü teâlâ, Nisâ sûresi yüzdokuzuncu<br />

âyetinde: Biri günâh işler veyâ kendine zulm eder, sonra pişmân olup, Allahü<br />

teâlâya istigfâr ederse, Allahü teâlâyı çok merhametli ve afv ve magfiret edici bulur,<br />

buyurmakdadır) dedi. Bir hadîs-i şerîfde, (Bir kimse, bir günâh işler, sonra pişmân<br />

olursa, bu pişmânlığı, günâhına keffâret olur. Ya’nî, afvına sebeb olur) buyurdu.<br />

Bir hadîs-i şerîfde, (Günâhı olan kimse, istigfâr eder ve tevbe eder, sonra bu<br />

günâhı tekrâr yapar, sonra yine istigfâr söyler, tevbe eder. Üçüncüye yine yapar ve<br />

yine tevbe ederse, dördüncü olarak yapınca, büyük günâh yazılır) buyurdu. Bir hadîs-i<br />

şerîfde, (Müsevvifler helâk oldu) buyurdu. Ya’nî, ileride tevbe ederim diyen-<br />

– 98 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!