22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bir müslimân, bir Velînin sohbetine kavuşursa veyâ hep onu düşünürse, ya’nî<br />

onun sûretini, yüzünü hayâline getirirse, yâhud hayâtını, sözlerini öğrenip, severek,<br />

ağlayarak düşünürse, onun kalbindeki feyzler, ma’rifetler, bunun kalbine<br />

akar. Yalnız uzakdan düşünerek yetişmiş, Velî olmuş mes’ûd, bahtiyâr zatlar çok<br />

vardı. Bu kazançlarını ve kavuşdukları yüksek dereceleri, kitâblarında bildirmişlerdir.<br />

Allahü teâlânın bu merhameti, bu ihsânı, kıyâmete kadar devâm edecekdir.<br />

Bir kimseyi seviyorum deyince, ona karşı sûrî, mecâzî muhabbeti olduğu anlaşılır.<br />

Câhil ve bid’at sâhibi ve sâlih ve sâdık her müslimân, Resûlullahı böyle sevmekdedir.<br />

Müslimân olmak için de, bu kadar muhabbet kâfîdir. Feyz getiren hakîkî<br />

sevginin hâsıl olması için, onun sözlerini, işlerini, hâllerini ve ahlâkını öğrenmesi<br />

ve bunları sevmesi lâzımdır. Sevilene itâ’at edilir. Herşeyde ona tâbi’ olunur.<br />

Hakîkî sevgi pekçok olursa, sevdiğinden başka herşeyi unutur. Bu unutmağa (Fenâ-yi<br />

kalb) denir. Hattâ kendini de unutur. Kendini de unutmağa (Fenâ-yı nefs)<br />

denir. (Mekâtîb-i şerîfe)nin doksanıncı mektûbunda diyor ki, (Fenâ-yi kalb hâsıl<br />

olunca, kalbde hatara [mahlûkların düşüncesi] kalmaz. Fekat dimâgdan gitmezler.<br />

Fenâ-yi nefs olunca, dimâgdan da giderler. Bu yazımızı tesavvuf ehli anlar. Liselerde,<br />

üniversitelerde okumakla öğrenilmez.) Böylece, (Fenâ) hâsıl olunca,<br />

ya’nî bir Ârif böyle çok sevilince, onun kalbine Resûlullahdan “sallallahü teâlâ aleyhi<br />

ve sellem” gelmiş olan feyzler, ilâhî ma’rifetler, nûrlar, sevenin kalbine akarak,<br />

hakîkî ihlâsa kavuşur. Böylece hakîkî ibâdet yapmak nasîb olarak, Allahü teâlânın<br />

rızâsına, sevgisine kavuşur. Bundan sonra (Fenâ fir-Resûl) hâsıl olur. Ya’nî Resûlullahı<br />

“sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hakîkî muhabbet ile severek, feyzleri<br />

doğruca Onun mubârek kalbinden alır. Artık, vesîleye ihtiyâc kalmaz.<br />

Dünyâ ve âhıret se’âdetine kavuşmak için biricik yol, müslimân olmakdır.<br />

Müslimân olmak için, Allahü teâlânın var olduğuna, bir olduğuna, herşeyi gördüğüne,<br />

bildiğine, herşeyi Onun yapdığına [yaratdığına] ve Muhammed aleyhisselâmın<br />

Peygamber olduğuna ve öldükden sonra, Cennet denilen yerde sonsuz ni’metler,<br />

tatlı hayât olduğuna ve Cehennem denilen yerde sonsuz olarak ateşde yanmak<br />

olduğuna ve müslimân olanın Cennete gideceğine, müslimân olmıyanın, ya’nî<br />

işitdikden sonra inanmayanın, inkâr edenin, Cehennemde sonsuz olarak yanacağına<br />

inanmak lâzımdır. Dünyâ nüfûsunun yüzde doksandan fazlası, ya’nî bütün hıristiyanlar,<br />

bütün yehûdîler, Avrupadaki, Amerikadaki bütün siyâset ve devlet<br />

adamları, bütün fen adamları, kumandanlar, berehmenler, budistler, ateşe, putlara<br />

tapanlar, öldükden sonra tekrâr dirileceğimize, Cehennemde sonsuz azâb olduğuna<br />

inanıyor. İnanmamak, dünyâdaki bütün ilm, fen ve siyâset adamlarına uymamak<br />

olur. Böyle kimse tam gerici ve ahmakdır. İnanmak yalnız laf ile olmaz.<br />

Kalb ile olur. Kalbde îmân bulunduğunun iki alâmeti vardır: Söz ve iş.<br />

İslâm dîninden, islâmın güzel ahlâkından ve insan haklarından haberi olmıyan<br />

ba’zı câhilleri, ahmakları işitiyoruz. Gündüzleri spor sâhalarında, plajlarda,<br />

geceleri de eğlence yerlerinde, kızlarla, oğlanlarla, zevk, safâ, fuhş içinde, çalgı,<br />

oyun, kumar, içki ile ömrlerini ziyân ediyorlar. Zevkleri için lâzım olan parayı, hak,<br />

hukuk, kanûn tanımadan topluyorlar. Bu taşkınlıkları, hîleleri, azgınlıkları ile<br />

hem kendilerine, hem de cem’iyyete, insanlara, canlara, ırzlara zarar veriyorlar.<br />

Dinsizliğe, îmânsızlığa (ilericilik), (aydın gençlik) diyorlar. Aklı olan böyle yaşar<br />

diyorlar. Böyle yapmakla Avrupalılara, Amerikalılara benziyoruz diyerek<br />

övünüyorlar. Dîni, îmânı, temiz ahlâkı olan, herkesin hakkını tanıyan, doğru,<br />

nâmûslu müslimânlara, gerici, yobaz diyorlar. Böylece kendilerini avutuyorlar.<br />

Bütün Avrupalılar, Amerikalılar, dinlerine bağlı oldukları için, aklsız da, yalnız bunlar<br />

mı akllı? Felâket yolunda olduklarını, birkaç senelik zevk için, sonsuz azâblara<br />

sürüklendiklerini anlıyamıyorlar. Târîhden de ibret almıyorlar. Hâlbuki islâmiyyet,<br />

dünyâ zevklerinden hiçbirini yasak etmemişdir. Bunların, hayvanlar gibi,<br />

açıkca, azgınca, zararlı olarak yapılmasını men’ etmişdir. Bunların tuzaklarına<br />

düşenlere, ancak acınır! Dünyâ zevklerine düşkün, gâfil, can yakan ve başkasının<br />

– 1056 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!