22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

larının biri yerine, bir insan heykeli yapılsa idi ve birisi, o günden i’tibâren, hergün,<br />

bu heykelden, el parmaklarından başlıyarak her sâniyede birer hüceyre koparsa<br />

idi, bugün heykelin ancak bir elinin yarısı gitmiş bulunurdu. Zîrâ, bir senede<br />

otuzmilyon sâniye vardır. Bu heykel, cânlı olsa idi, her sâniyede bir hüceyre gayb<br />

etmesine rağmen, bugün yaşar ve cânlı bir târîh olurdu.<br />

Yukarıda söylediğimiz muhtelif şuâ’lar, birer enerji taşımakdadır. Şuâ’ alan,<br />

emen bir cism, enerji almış olur. Meselâ, ısınır. İnsan hüceyreleri ziyâ ve bilhâssa<br />

harâret dalgalarını alır. Bu sûretle kazandığı kudretle çalışır. Ya’nî insan hüceyresi,<br />

bir elektrik makinasına, bir radyoya benzer. Şu hâlde insan vücûdü otuztrilyon<br />

hüceyre motorundan yapılmış mu’azzam bir fabrikadır. Kimyâ reaksiyonlarında,<br />

atomların dışarı verdikleri enerjinin, kesik kesik, ya’nî küçük dânecikler hâlinde<br />

salındığı anlaşılmışdır. Bu enerji dâneciklerine (Kvant) denilir.<br />

KALB VE DAMARLAR: Vücûd fabrikasının çalışma merkezi kalbdir. Kalbin<br />

tekallüsü [kasılması], yumruk sıkmak gibi, basît bir sıkışma olmayıp, kanın hareketi<br />

istikâmetinde giderek kalbin ucunda nihâyetlenen bir titreşim dalgası şeklindedir.<br />

Böyle bir tekallüs dalgası, yarım sâniye devâm edip, sâniyenin altıda biri kadar<br />

süren bir aralıkla tekerrür eder. Bu tekerrürler, kalb fe’âliyyetinin nizâm ve<br />

âhengidir. Kalbimiz, günde yüzbin def’a çarpıp, yüzbin def’a, bir sâniyenin altıda<br />

biri kadar zemân istirâhat ediyor. Ya’nî, günde beş sâate yakın dinleniyor. Demek<br />

ki ortalama bir insan ömrü altmış sene kabûl edilirse, böyle bir insanın kalbi, oniki<br />

sene kadar istirâhatde kalıyor. Kalbimiz, her çarpışında 100 cm 3 kan çekerek,<br />

günde damarlara 10.000 litre kan gönderiyor. Buna göre kalb, her darbesinde, bir<br />

kilo ağırlığı yarım metreye kaldıracak kadar iş yapmakdadır ki, bir insan, kendi kalbinin<br />

kuvveti ile işlemekde olan bir asansörle, bir sâatde, yerden bir apartmanın<br />

beşinci katına çıkabilecekdir. Ya’nî insan kalbi 1/375 beygir kuvvetinde bir motördür.<br />

Parmaklarımızı, diğer kolumuzun baş parmak hizâsına korsak, nabz atmasını<br />

duyarız. Nabz atması, bize kalbin çarpmasını gösterir. Nabzın dakîkadaki adedi<br />

vücûdün kan ihtiyâcına tâbi’dir. Bu sebeble nabz, kuşlarda, dakîkada 200, insanda<br />

75, atda 35, filde 25 dir. Birkaç aylık çocuk kalbi bizimkinin iki misli çarpar.<br />

Nabz adedi, sıcak havada azalır. Kalb, bir otomobil gibi olmayıp, bir elektron motörü<br />

gibidir. Kanda erimiş tuzlardan biri olan potassium atomu radioaktifdir. Bir<br />

insanda otuz gram potassium olup, hergün birmilyar elektron neşr eder. Kalbin giriş<br />

kapısında bir sinir makinesi vardır. Bu makine tıpkı bayram yerlerinde çocukların<br />

atış tecribelerinde, mermî hedefe isâbet edince, hedef olan cismde hareket<br />

meydâna geldiği gibi, bir elektron isâbeti ile, kalbi harekete getirir. Kalbden çıkan<br />

kan, damarlarla, vücûdün her tarafına dağılır. Bu damarlar çok sağlamdır. Kalbe<br />

bağlı epher damarı [Aort], yirmi atmosfer basınca mukavemet eder. Lokomotifler,<br />

10-16 atmosferlik buhâr tazyîki ile işlediğinden, yanmakdan korunabildiği takdîrde<br />

bu damarlarla lokomotif boruları yapılabilecekdir. Damarlar, kalbden uzaklaşdıkca<br />

dallara ayrılır. Ya’nî incelir. En ince damarlara şa’rî damar [Kapiller] diyoruz.<br />

Kapiller bir kıldan elli def’a dahâ incedir.<br />

İğne kalınlığındaki bir et parçasında bin kapiller vardır. Bir insanda elli kilo adele<br />

bulunduğuna göre, kapiller adedi kolay hesâb olunabilir. Her kapiller, ortalama<br />

yarım milimetre uzunluğundadır. İnsandaki bütün kapiller ucuca konursa,<br />

dünyâyı dört def’a saracak bir boru elde edilir. Herbirinin ağız genişliği yanyana<br />

getirilirse 60000 m 2 bir sath meydâna gelir. Hâlbuki, en büyük olan epher damarının<br />

ağız genişliği beş santimetre karedir. Epherden ve tekmîl kapillerden aynı zemânda<br />

geçen kan mikdârı eşitdir. Zîrâ, epherdeki kan birkaç metre sür’atle akdığı<br />

hâlde, etrâfda sür’at azalarak, kapillerde hemen hemen sıfır olur. Kan, yarım milimetre<br />

uzunluğundaki kapillerden bir sâniyede geçer. Bu sâniye içinde gaz mübâdelesi<br />

vukû’ bulup, kan avdet eder. Kan, kalb içinden 1,5 sâniyede geçmekde, 5-<br />

7 sâniyede ciğerleri dolaşmakda, dimâgı 8 sâniyede, elleri ayakları 18 sâniyede do-<br />

– 976 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!