22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Cehennemden kurtulmak istiyen, halâl ve harâmları iyi öğrenmeli, halâl kazanıp,<br />

harâmdan kaçınmalıdır. İslâmiyyetin sâhibinin yasak etdiği şeylerden sakınmalıdır.<br />

İslâmiyyetin hudûdunu aşmamalıdır. Gaflet uykusu ne zemâna kadar<br />

sürecek, kulaklardan pamuk ne vakt atılacak? Ecel gelince, insanı uyandıracaklar,<br />

gözleri kulakları açacaklar. Fekat, o zemân pişmânlık işe yaramıyacak. Rezîl<br />

olmakdan başka, ele birşey geçmiyecekdir. Hepimize ölüm yaklaşıyor. Âhıretin<br />

çeşid çeşid azâbları, insanları bekliyor. İnsan öldüğü zemân, kıyâmeti kopmuş demekdir.<br />

Ölüm uyandırmadan ve iş işden geçmeden önce uyanalım! Allahü teâlânın<br />

emrlerini ve yasaklarını öğrenip, şu birkaç günlük ömrümüzü, bunlara uygun<br />

geçirelim. Kendimizi âhıretin çeşidli azâblarından kurtaralım! Tahrîm sûresi altıncı<br />

âyetinde meâlen, (Ey îmân edenler, kendinizi ve çoluk çocuğunuzu öyle bir ateşden<br />

koruyun ki, onun tutuşdurucusu insanlarla taşlardır) buyuruldu.<br />

Îmânı, i’tikâdı düzeltdikden ve islâmiyyete uygun ibâdetleri yapdıkdan sonra,<br />

vaktleri, kalbi temizlemek ile ma’mûr etmek lâzımdır. Allahü teâlâyı hâtırlamadan,<br />

bir ân geçirmemelidir. Vücûd, eller, ayaklar dünyâ işleri ile uğraşırken, kalb hep Allahü<br />

teâlâ ile olmalı, Onu hâtırlamakla lezzet duymalıdır. Bu devlet, büyüklerimizin<br />

gösterdiği yolda, herkese, az zemânda nasîb oluyor. Elhamdülillah siz, böyle olduğunu<br />

biliyorsunuz. Belki de, çok az olsa bile, birşey hâsıl olmuşdur. Ele geçeni<br />

bırakmamak ve şükr etmek lâzımdır ve artmasına çalışmalıdır. Herkesin, sonradan<br />

kavuşabildiği şeyler, bu yolda, başlangıcda ele geçer. O hâlde, kazanclarının azı da,<br />

pek çokdur. Çünki, dahâ başlangıcda nihâyetden haberleri olur. Fekat, ele geçen,<br />

ne kadar çok olsa da, az görmelidir. Ama şükr etmeği elden bırakmamalıdır. Hem<br />

şükr etmeli, hem de dahâ artmasını istemelidir. Kalbin temiz olmasından maksad,<br />

Ondan başkasının sevgisini kalbden çıkarmakdır. Kalbin hasta olması, işte bu çeşidli<br />

bağlılıklardır. Bu bağlılıklar kesilip atılmadıkca, hakîkî îmân nasîb olmaz. İslâmiyyetin<br />

emrlerini ve yasaklarını yerine getirmek kolay ve râhat olmaz.<br />

Nazm:<br />

Onu düşün, oldukça cânın!<br />

Kalbin temizliği, zikri iledir ânın!<br />

[Zikr etmek, Allahü teâlâyı hâtırlamak demekdir. Bu da, kalb ile olur. Zikr<br />

edince, kalb temizlenir. Ya’nî kalbden dünyâ sevgisi çıkar. Allah sevgisi yerleşir. Birçok<br />

kimselerin, bir araya toplanarak hayhuy etmesi, oynaması, dönmesi, zikr değildir.<br />

Yüz seneden beri, tarîkat diyerek, birçok şey uyduruldu. Din büyüklerinin, Eshâb-ı<br />

kirâmın yolu unutuldu. Câhiller, hattâ fâsıklar şeyh olarak zikr ve ibâdet ismi<br />

altında, günâh işledi. Hele son zemânlarda, harâm girmeyen, kızılbaşlık, mezhebsizlik<br />

karışmayan bir tekke kalmamışdı. Bugün ne İstanbulda, ne de Anadoluda ve<br />

Mısr, Irâk, Îrân, Sûriye ve Hicazda, ya’nî hiçbir islâm memleketinde, tesavvuf âlimi<br />

yok gibidir. Fekat sahte mürşidler, müslimânları sömüren tarîkatcılar çokdur. Din<br />

büyüklerinin, eskiden kalma, hâlis kitâblarını okuyup, ibâdetleri bunlara göre doğrultmalıdır.<br />

Tarîkatcılık, şeyhlik, mürîdlik gibi ismlerin perdesi altında iş gören zındıklara,<br />

mal ve din hırsızlarına aldanmamalı, bunlardan kaçınmalıdır].<br />

Yemekleri, keyf için, lezzet için yimemeli, Allahü teâlânın emrlerini yerine getirmeğe<br />

kuvvet bulmak için yimelidir. Eğer önceleri, böyle niyyet edemezseniz, her<br />

yemekde, zor ile böyle niyyet ediniz. Hakîkî niyyet yapabilmeniz için, Allahü teâlâya<br />

yalvarınız! Tesavvuf, az yimek, az içmek değildir. Herkesin halâlden kazanıp,<br />

doyuncaya kadar yimesi lâzımdır. Ubeydüllah-i Ahrâr “rahmetullahi aleyh” (Mesmû’ât)<br />

kitâbında, 110.cu sahîfede diyor ki, (Şâh-ı Nakşibend Behâüddîn-i Buhârî<br />

buyurdu ki, birşey yimek, aç kalmakdan iyidir. Alâüddevle Rükneddîn buyurdu ki,<br />

birşey yimek, aç kalmakdan iyi olduğunu, önceden bilseydim, az yiyiniz demezdim.)<br />

Yeni ve temiz giyinmeli ve giyinirken ibâdet için, nemâz için süslenmeğe niyyet etmelidir.<br />

Bir âyet-i kerîmede meâlen, (Her nemâzı kılarken süslü, temiz, sevilen elbiselerinizi<br />

giyiniz!) buyurulmuşdur. Elbiseyi herkese gösteriş için giymemelidir ki,<br />

– 112 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!